Şufa (Önalım) davası İstinaf Dilekçesi

Blog gönderi açıklaması.

GAYRİMENKUL HUKUKUDİLEKÇELERMEDENİ HUKUK

3/18/20235 min read

………………….. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE

Sunulmak Üzere

………………..ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

 

 

DOSYA NO : 2022/………Esas

2023/…………… Karar

İSTİNAF KANUN YOLUNA

BAŞVURAN (DAVALI ) :1- ……………….

2- ……………..

VEKİLİ : Av. KEMAL YILMAZ Camikebir Mah. Hürriyet cad. No:56/1 SİVEREK/ŞANLIURFA

DAVACI :…………………

VEKİLİ : ……………………

KONU : ……………..Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ……………. tarih ve

………….. E. …………….. K. sayılı kararının istinaf incelemesi

sonucunda bozularak davanın REDDİNE karar verilmesi

talebinden ibarettir.

KARARIN ÖZETİ :…………..Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Önalım Hakkından Kaynaklanan Tapu İptal ve Tescil davasında davacının davasını kabulüne karar verilmiş olup bu karar usul ve yasaya aykırı olduğundan eldeki davanın reddine karar verilmesi amacıyla iş bu istinaf dilekçesini verme zaruretimiz doğmuştur.

İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ VE GEREKÇESİ;

1- Şufa davasının amacı, paydaşların yasal ön alım haklarını haksız bir şekilde ileri sürüp paylı mülkiyete konu taşınmazı satın alan 3.kişileri haksız bir şekilde zarara uğratmak olmayıpancak resmi senette gösterilen satış bedeli ve alıcıya düşen tapu giderlerini, harç ve masraflarını ödemek suretiyle ve bu hakkın da TMK ilgili kanun maddesinde de belirtilen kanuni süreler içinde ileri sürmesi icap eden bir hak olması gerekirken davacı taraf dilekçesinde haksız bir şekilde ‘…………………………………………bedellerle satın aldığını’’ denilerek satış bedeli bilerek düşük gösterilmiş, bu bilmenin de dava dilekçesinde açıkça denildiği gibi davacı tarafından söz konusu tarihte öğrenildiği ve bu öğrenmenin de ancak resmi senede bakılarak öğrenileceği göz önünde bulundurulması gerekirse davacı tarafın niyetinin müvekkilim haksız bir şekilde zarara uğratmak olup ve şufa davasının verdiği özgüvenle kendisinin de haksız bir yarar elde etmeyi arzuladığı ve sayın mahkemeyi de bilerek yanıltıp yasal ön alım hakkını hem müvekkilimi mağdur edecek şekilde hem de mahkemeyi yanıltmaya yönelik kullanmaya çalışmaktadır.

 

2-Ön alım hakkının müştereklere tanınmasının temel amacı arazilerin bölünmesinin engellenmesidir. Oysa bahse konu mahallede 3083 sayılı yasa gereği toplulaştırma işlemine başlanmış olup, toplulaştırma işlemi neticesinde paydaşların arazilerinin ayrılacağı aşikardır. Bu durumu bilen davacının ön alım hakkının kullanmak istemesi kötüniyetli olduğunu açıkça göstermektedir. Tarafımızca defaatle bu husus yönünde mahkemeden talepte bulunulmuş ise de mahkeme alelacele bir karar vermek suretiyle hukuka aykırı davranmıştır.

Söz konusu mahallede …………. Belediyesince imar planı yapılmakta olup bahse konu arazinin imara açılması planlanmaktadır. Hal böyle iken imar ile birlikte zaten herhangi bir ortaklık kalmayacakken mahkemenin …………… Belediyesi'ne konuya ilişkin herhangi bir şey sormadan hareket etmiş olması hukuken hatalıdır.

 

3- Ayrıca davalı müvekkilimiz satın alımdan önce taraflara haber vermiş ve taraflara taşınmazın gerçek bedellerini de bildirmiştir.Türk Medeni Kanunu Madde 2 ye göre “HERKES, HAKLARINI KULLANIRKEN VE BORÇLARINI YERİNE GETİRİRKEN DÜRÜSTLÜK KURALLARINA UYMAK ZORUNDADIR. BİR HAKKIN AÇIKÇA KÖTÜYE KULLANILMASINI HUKUK DÜZENİ KORUMAZ.” denmesine rağmen davacı taraf bir sene gibi uzun bir süre sonra bu hakkı kullanmayı tercih etmiş olup ve bu hakkını da satış bedelinin yarı oranı üzerinden gerçekleştirmek amacıyla dava açmıştır. Sanki satışı ve kendisinin ileri sürdüğü ancak gerçeği yansıtmayan satış bedelini yeni öğreniyormuş gibi açıklamada bulunup doğrudan yargı makamını yanıltıcı beyanda bulunarak hakkını açıkça kötüye kullanmıştır. Ayrıca hem cevap dilekçesinde hem de duruşmada beyanlarımızda davacının sadece düşük bedel gösterilen taşınmazlara karşı dava açtığı amacının taşınmazları düşük bedelle satın almak olduğu belirtmemize rağmen dosyaya yapılan diğer satımlar ibraz edilmemiş olup davacının kötü niyetine ilişkin bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiştir.

4- Keza satış tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçmiş bulunmakta bu süre davacı tarafından satımdan bilgi sahibi olduğu göz önünde bulundurulması gerektiği yine yaşanan fahiş fiyat artışları nedeniyle taşınmazın değerinin fahiş şekilde arttığı göz önüne bulundurmadan davada karar verilmiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sürenin öğrenilmesi satıcı ve alıcı tarafından engellenmediği ve bu sürenin geçmesine müvekkilim tarafından sebebiyet verilmediği için önalım bedelinin tespiti gerekmektedir. Nitekim Yargıtay da aynı görüşü yerleşik içtihatlarında belirtmektedir:

. Yargıtay 6.HD., 28.5.1996-5163/5285 s

Kararında ‘’Davalı, şufalı payın değerinin yeniden tespitini savunmuştur.Uyuşmazlık, şufa bedelinin satış tarihinde tapuda gösterilen bedel mi, yoksa dava açıldığı tarihte tespit olunacak bedel mi olacağının tespitinde toplanmaktadır. Şufa bedelinin satıcı ile davalı arasındaki anlaşmada kararlaştırılan bedel olması gerekeceğine dair kanunda bir açıklık yoktur. Bu itibarla objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, satıştan uzunca bir süre geçirildikten sonra açılan şufa davalarında davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması icap eder’’,

Yargıtay 6.Hd., 20.6.2013-16738/10770 s.

‘’ Davalının önalım bedelinin objektif esaslara göre belirlenmesine yönelik temyiz itirazlarına gelince; satış tarihinden itibaren geçen uzunca bir süre sonra taşınmazın değerinde meydana gelen objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, önalım davalarında davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması gerekir’’

denilerek bedeldeki kıymet değişikliğinin bu gibi hallerde davacının ödeme borcuna yansıtılması gerektiği; İşbu nedenlerden dolayı emlak piyasasındaki canlılık göz önünde bulundurulması gerektiği ve emlak piyasasında bir günün diğer günü tutmadığı değer artışları göz önüne alınması gerektiğinden ve davacı tarafın haksız tutumu da nazara alınıpgeçensüre içindeki değer artışı için keşif yapılması ve yapılan keşif sonucu bilirkişi tarafından takdir edilen kıymet esas alınıp meydana gelen değer artışının davacının ödeme borcuna yansıtılması vedavanın bu takdir edilen kıymet üzerinden devam edilmesi aksi takdirde davacı taraf Türk Borçlar Kanunumuzda düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince bu uzun süre içinde meydana gelen ve müvekkilimin hakkı olan değer artışı üzerinden haksız bir şekilde zenginleşip müvekkiliminkendi hakkı olan değer artışını almasını engelleyeceği ve bu durumun da müvekkilimin malvarlığının haksız bir şekilde azaltılıp fakirleşmesine neden olacağı göz önünde bulundurulmalı, sayın mahkeme tarafından kıymet takdiri yönünde karar verilmeli ve yapılan bu kıymet takdiri üzerinden davaya devam edilmelidir.

Belirtilen nedenlerle …………Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ………… tarih ve ……… E. ………… K Sayılı kararının usul ve yasaya aykırılığı nedeniyle istinaf incelemesi sonucunda kaldırılması/bozulması için istinaf yasa yoluna başvurma zorunluluğu doğmuştur.

İSTEM SONUCU :Yukarda belirttiğimiz sebeplerle…………….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ……….. tarih ve ………. E. ……………….. K Sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASINA,davanın REDDİNE karar verilmesini

 

 

İSTİNAF YASA YOLUNA BAŞVURAN

DAVALILAR VEKİLİ

Av.Kemal YILMAZ