MURİS MUVAZAASINDAN KAYNAKLI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ

MURİS MUVAZAASINDAN KAYNAKLI TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ

GAYRİMENKUL HUKUKUMEDENİ HUKUKDİLEKÇELER

3/4/202314 min read

DİLEKÇE ÖRNEĞİ-1-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

CEVAP VEREN

DAVALILAR :

VEKİLİ :AV.KEMAL YILMAZ Camikebir mah. Hürriyet cad. No:56/1 SİVEREK/ŞANLIURFA

DAVACILAR :

VEKİLİ :

KONU : Davaya karşı cevaplarımızın sunulması ile haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın REDDİNE karar verilmesi talebimizin sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

A)BAZI DAVACILARCA DAHA ÖNCEDEN AÇILMIŞ VE KESİNLEŞEN TENKİS DAVASININ ELDEKİ DAVAYA ETKİSİ

Davacılardan ......ve daha sonra dosyaya beyan dilekçesi ile eklenmek suretiyle(?) davacı sıfatı almaya çalışan ................ tarafından Siverek Asliye Hukuk Mahkemesine 24.10.1984 tarih 1984/479 Esas numarasıyla açılmış bulunan bir tenkis davası söz konusu olup söz konusu dava sonucunda 07.02.1985 tarih 1985/14 Karar numarasıyla davanın reddine karar verilmiş olup karar Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.12.1988 tarih 1988/10495 Esas 1988/11685 Karar sayılı ilamı ile dosya geri çevrilmiş ve daha sonra eksikliklerin tamamlanması akabinde Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 23.02.1989 tarih 1989/226 Esas 1989/1554 Karar numarasıyla yerel mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar onanmıştır. Söz konusu verilen kararda da mahkeme tenkise yani saklı paya helal getirebilecek bir durum görmediğinden davanın reddine karar vermiş ayrıca bu davanın miras bırakanın vefatından hemen önce ve daha delil ve olaylar tazeyken şimdiki gibi aradan 40 yılı aşkın bir süre geçmeden açılmamış olduğu göz önüne alınarak o süre içerisinde reddedilmiş bir tenkis davası varken eldeki davanın daha önceden reddi gerekmektedir. Bir taraf tenkis davası açmayı arzulamış ve muris ölüm tarihinden hemen sonra tenkis davası açmışsa bu husus şöyle yorumlanmalıdır; davacı demek ki yapılan tasarrufun geçerli bir tasarruf olduğunu kabul etmiş fakat yapılan geçerli tasarruf sonucunda kendi mirasının saklı payına helal geldiğinden ötürü tenkis davasını açmış bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim muris muvazaası davası ise yapılan tasarrufun geçersiz olduğuna ilişkin olaylarda meydana geldiği kabul edilerek daha önceden tenkis davası açarak yapılan tasarrufun geçerli olduğuna şahadet getiren tarafların şu an aradan zaman geçmesi ve delillerin ve olguların tarihe karıştığını düşünerek aslında kötü niyetli davranarak eldeki davayı açmış bulunmaktadırlar. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararında "Muris muvazaasına dayalı iptal davaları ile tenkis davaları ileri sürülüş biçimleri, hukuksal esasları, kapsamları, hüküm ve sonuçları bakımından birbirlerinden tümüyle farklı davalardır. Bu iki dava 22.5.1987 gün ve 4/5 sayılı İBK’nda belirtildiği üzere aynı dava içerisinde kademeli istek olarak ileri sürülebileceği gibi, ayrı ayrı da açılabilir. Birbirinin açılmasını engelleyen bir yasa kuralı bulunmadığından davacılar, bunlardan birini ötekine tercihan açmaya zorlanamaz. Bu davalardan birinin önceden açılması, açık bir irade beyanı olmadan ötekisinden feragat anlamına gelmez. Biri hakkında verilen hüküm ötekisi hakkında kesin hüküm oluşturmaz."

Tenkis davaları geçerli temliki tasarruflar, muvazaa davaları ise temelde geçersiz tasarruflar hakkında açıldığından, tenkis davasında sözleşmenin geçerli olduğu olgusu kabul edilmiş ve verilen hüküm kesinleşmişse, aynı taraflar arasında görülen muvazaa davasında bu olgunun tarafları bağlayacağı ve temliki tasarrufun geçersizliğinin artık ileri sürülemeyeceği kabul edilmelidir.

Somut olayda ise önce tenkis davası açılmış, aynı taraflar arasında, aynı taşınmaz hakkında daha sonra açılan muvazaa davası görülmekte iken temliki tasarrufun geçerliliği kabul edilmek suretiyle hükmedilmiş, temyiz itirazı üzerine “murisin davalı tarafından bakılıp gözetildiği, minnet duygusu altında temlikte bulunduğu, miras yolu ile kendisine intikal eden taşınmazları da davacılara verdiği, saklı payı çiğneme kastı bulunmadığı” gerekçesiyle verilen hüküm bozulmuş, bozmaya uyularak verilen ret kararı kesinleşmiştir.

Açıklandığı üzere tenkis davasında temliki tasarrufun geçerli olduğu, bozmadan sonra tenkise dahi karar verilemeyeceği kabul edilip dava reddedildiğine göre, kesin hükümle belirlenen bu olgu, muvazaa davasında tarafları bağlar. Başka bir anlatımla sözleşmenin geçerli olduğuna ilişkin bu olgudan sonra temliki tasarrufun geçersizliği ileri sürülemez (HGK. 9.12.1998, 860/894)." Yine aynı yönde "Temliki tasarrufa ilişkin olarak davacıların iradesini ve talebini kapsar şekilde açılan tenkis davası sonuçlanmış ve kesinleşmişse; 1.4.1974 gün ve E.1, K.2 sayılı İBK uygulanamaz (1. HD. 18.5.2000, 5687/6367)."Şeklinde olup aslında 1983 yılında vefat etmiş bulunan murisin terekesinde yapmış olduğu tasarrufa karşı davacıların muris vefat ettikten hemen sonra 1984 yılında hemen dava açıp bu sürede tenkis isteyen ki bu şekilde aslında yapılan tasarrufun geçerliliğini kabul edip daha sonra ise bu tasarrufun hileli olduğundan bahisle dava açılması aradan geçen yıllarda delillerin ve olguların yok olmasına olan güven ve tanıkların artık kalmaması ve yine hakkın kötüye kullanılmasından başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Daha önceki davacıların dava açtığını diğer davacılarda kardeşleri olduğundan ve Siverek gibi küçük bir şehirde bu tür meselelerin duyulmasının çok kolay olmasından dolayı bildikleri kabul edilmelidir. Bu nedenledir ki diğer davacılarda aslında yapılan tasarrufun haklı olduklarının bilincinde ve delillerin ve olguların kaybolduğu söz konusu satış işleminden bu yana uzun bir zamanın geçmesini bekledikten sonra eldeki davayı açarak muris muvazaasındaki zaman aşımının olmaması durumunu kendi lehlerine delillerin kaybolması amacıyla kötüniyetli olarak kullanmışlardır. Yine mahkemece diğer davacı kardeşlerce daha önceden açılmış bulunan davada kardeşlerin aslında davayı sadece tenkis davası olarak açmaları göz önüne alarak yapılan tasarrufun geçerliliğine tüm mirasçılar yönünden şehadet etmeleri göz önüne alınarak hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olarak açılmış bulunan eldeki davayı Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararı da göz önüne alınarak reddetmesi gerekmektedir. Bu nedenler daha önceden bir kısım davacılarca açılmış bulunan Siverek Asliye Hukuk Mahkemesin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza sunulması amacıyla Siverek Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmesine, ayrıca 1984 yılının karar defterine ilişkin ekran kaydını dosyaya ibraz etmekteyiz.

B)MURİS TAŞINMAZLARI SATIŞ İRADESİNDEDİR.

Davacılar eldeki davayı muris tarafından yapılan tasarrufun aslında gerçek bir tasarruf olmamasından dolayı açmış bulunmaktadır. Fakat halihazırda muris taşınmazı müvekkillere devir ettiğinde diğer davacı çocuklara da devir ettiği taşınmazlarda mevcuttur. Bu da göstermektedir ki muris o süre içerisinde taşınmazlardan bazılarını satmaktadır. Nitekim eldeki davada davacı bulunan ......................müvekkil davalıların taşınmazlardan bazılarını alırken kendisi de 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye ile taşınmazlardan;

-......................

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi .........mah. ..........mevkii 7 nolu parsel taşınmazları babasından satın almıştır. Kendisi; kendisine devredilen taşınmazları muris muvazaasına konu olabilecek bir durumda görmezken müvekkillerimize yapılan devirin hileli bir devir olduğundan bahisle eldeki davayı açması ve diğer davacıların .................yapılan ki yapılan satış işlemleri arasında bile sadece 3 ay gibi bir süre olmasına rağmen eldeki davayı ona karşı açmak yerine beraber vekaletname imzalayıp eldeki davayı açmaları da göstermektedir ki aslında yapılan doğru bir satışın herkes farkında olup sadece kardeşler arasında üvey kardeşlere cephe alma yönünde gelişen dava açma arzusunun perçinleşmesini tatminden başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Murisin yapmış olduğu diğer satışlardan da anlaşılacağı üzere taşınmazları satma yönünde iradesi bulunmakta olup bu şekilde diğer çocuklara da satışlar yapmış bu satışları da almak isteyen çocuklara yapmıştır. Bunlardan bazılarına dava açıp bazılarına dava açmamak bazılarını geçerli işlem görüp diğerlerini geçersiz görmek aslında muvazaa teşkil etmeyen satışları sırf mahkeme gözünde sadece diğer eşten gelen çocukların korunduğundan bahisle sakat bir işlemmiş gibi göstermekten başkaca bir amca hizmet etmemektedir. Davacıların dava açmış oldukları taşınmaza ilişkin yapılan satışlar 14.04.1982 tarihliyken davacı ............... a yapılan satış ise 02.07.1982 tarihlidir. Aynı dönem kendisine de satış yapılan davacı kendi satışını sakat görmezken hangi akla hizmet davalılara yapılan satışı sakat görmektedir, anlamamaktayız. Yine diğer davalılar bu satışı sakat görmezken nasıl müvekkillere yapılan satışı sakat görmektedirler. Bu durum hakkın kötüye kullanılması teşkil edip ayrıca göstermektedir ki muris söz konusu dönemde gerçekten bir satış iradesi göstermiş ve aynı dönem içerisinde birden fazla taşınmazını devir etmiştir ve gerçek iradesi itibariyle dosyaya bu durum yansımıştır. Bu nedenlerle Siverek tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı işlemle yukarıda bahsi geçen tapu kayıtlarının istenerek dosyamız arasına alınması elzemdir.

C)TAŞINMAZLARIN 1982 YILINDAKİ DEĞERLERİNİN İNCELENMESİ GEREKMEKTEDİR

Söz konusu taşınmazlar devir yapılan dönem itibariyle değerli taşınmazlar olmayıp bu taşınmazlar taşlık ve kuru tarım yapılan arazilerdi. Devir yapılan 14.04.1982 yılındaki teknolojik ve ülkedeki genel yoksulluk ve söz konusu arazilerin taşlardan temizlenmemiş oluşu nazara alındığında aslında taşınmazlar çok değersiz bir yapıdaydı. Yapılacak keşifte de görüleceği üzere halen taşınmazın yanındaki araziler taşlık konumdadır. Müvekkiller ise kendi arazilerindeki taşları temizleyip ıslah etmiş ve değerlendirmiştir. Büyük emek ve mesai ile 3 defa taşları temizlemişlerdir. Ayrıca teknolojik gelişmelerle tarlaların daha kolay sürümünün yapılması ve su sorunun da teknolojik gelişmelerle aşılması nedeniyle şu an 1982 yılına oranla değerlenen taşınmazların temizlenmesi ve sulanması çoraklaşmasının önüne geçilmesi müvekkillerin emekleriyle meydana gelmesiyle oluşan bir durum olup ve müvekkiller söz konusu dönem itibariyle aslında taşınmazları fiyatlarının çok üstünde almış olup . Bu alımda muhtemeldir ki müvekkillerimizin dayılarının yardımlarıyla olmuştur. Çünkü murisin maddi olarak çöküntüye girmesi ve dayılarının da kardeşleri olan davalıların annesi .............'e yardım yapma koşulu olarak taşınmazları satın almalarını telkin etmesi; çünkü nufüs kaydı incelenecek olursa muris...............'in 01.07.1914 doğumlu olup ..................'in ise 05.10.1940 doğumlu muris ile aralarında 26 yaş olması ve................'in çocuklarının henüz küçük olup kardeşlerinin en azından bir garantileri olsun diye yardım etmiş oldukları para, düğündeki altınları ve mehri karşılığında kocasından taşınmazı kendi ve çocukları adına satın almıştır ve paraya ihtiyacı olan muris bu dönem içerisinde diğer çocuğu davacı ...................'e de taşınmaz satmış ve oğluna sattığı gibi eşi ve çocuklarına da bu para karşılığında taşınmaz satmıştır. Eğer davacılar aksinin iddiasındaysa bu iki yakın tarihli satışın neden birinin gerçekliğine inanıp diğerini sakat bulduklarını açıklamakla mükelleftirler.

D)MURİSTEN İNTİKAL EDEN BAŞKACA TAŞINMAZLAR MEVCUTTUR.

Muris taşınmazları 14.04.1982 yılında müvekkilimiz ve çocuklarına satmış olup yukarıda da bahsettiğimiz gibi söz konusu tarihlerde taşınmaz taşlık olup kuru tarım yapılan ve ancak sapanla sürülen arazilerdendir. Ancak merkezdeki taşınmazlar köydeki kurak arazilere göre daha değerli olup zaten eldeki dosyada murisin intikal eden taşınmazları dönem itibariyle satılan taşınmazlardan daha değerlidir. Bu hususun mahalli bilirkişilerden sorulması ve ayrıca mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir. Muristen tüm çocuklara intikal eden taşınmazlar ;

-...........................

Eğer murisin mal kaçırma niyeti olsaydı kendisine ait tüm taşınmazların devrini sağlardı. Fakat 1982 yılında köydeki kurak sulu tarım yapılmayan ve taşık arazisini satıp daha değerli olan merkezdeki evini mirasbırakanların hepsine intikal ettirmiştir. Ki müvekkiller köydeki taşınmazları toplamda 3 defa temizlemişlerdir. Ayrıca mal kaçırma niyetinde olan davalı tüm taşınmazlarını devir ederdi. Neden bir kısmını elinde tutup diğer kısmını devir etsin !

E)DİĞER DAVACILARIN YAŞLARI İTİBARİYLE SATIŞ TARİHİNDE BÜYÜTÜLMÜŞ,EVLENDİRİLMİŞ,YUVALARI DİZİLMİŞ VE İŞ SAHİBİ YAPILMIŞ OLMASI

Murisin çocukları ;

1)

2)

3)

4)

5)

6)

7)

8)

9)

10) doğumlu olup devir tarihi olan 1982 yılında tüm diğer çocuklar 30 yaş ve üzeridir. Oysaki davalı müvekkillerimizin annesi dahi bu zaman diliminde sadece sadece 42 yaşında olup kadın başına 4 çocukla ortada yapayalnızdır . Tüm davacılar satış tarihinde evli olup ayrıca iş güç sahibidirler ki dönem itibariyle babaları tarafından evlendirilip yine babaları tarafından tüm davacılar kendilerine iş yeri kurulup iş sahibi yapılmıştır. Fakat davalı müvekkiller çok küçük yaşta olup bakıma muhtaç haldedirler. Evlendirilip,büyütülen dönem itibariyle iş güç sahibi yapılan çocuklar aslında babalarından miras olarak bu faydalanmayı görmeleri nedeniyle işsiz, güçsüz çorak ve taşlı araziyi temizleyip sürmek zorunda kalan müvekkillerim miras olarak aslına bakarsak daha az yararlanmış olup eldeki dava dosyasındaki muvazaa dönem itibariyle aslında davacıların lehine olan bir durum teşkil etmektedir. Ayrıca murise hayatının bu son döneminde davalılar etinden kemiğinden ve alın terinden paylaşarak bakmaya çalışmış olup hayatının her döneminde de murisin yanında olarak ona emek ve mesai harcamışlardır. Bu şartlarda kalan murise yardım yapan davalı müvekkilimizin dayıları maddi olarak ve anneleri de gerek altın gerekse mehiri ile söz konusu taşınmazları muristen alarak aslında murise yardımcı olmuşlardır. Hem emek yönünden murise harcanan emek hem de söz konusu altın ve yardımlar göz önüne alındığında hem satışın gerçek satış olduğu hem de aslında tüm davacıların satış tarihinde evlendirilip kendilerine evlilik altınlarının alınması, yuva kurması yönünde yardım yapılması ve yine iş sahibi yapılması noktasında zaten halihazırda murisin mirasından paylarını fazlasıyla almış olup ; keşke müvekkillerimiz evlendirilip iş güç sahibi yaptırılsa ve başında duracak bir babaya sahip olsalardı da bu taşınmaza sahip olmasaydılar düşüncesine sahip olacak bir hayata dücar olmasaydılar. Yani dönem itibariyle murisin malvarlığından davacılar yararlanmış olup davacılar aslında o yıllardaki şartlara göre müvekkillerimize göre murisin mallarından daha fazla faydalanmışlardır. Yine muris davacılardan ..............'e de taşınmazların satımı konusunda teklifte bulunmuş fakat davacı kabul etmemiştir. Davacıların murisin çocukları olduklarına ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi yine buna ilişkin davacı yanca da sunulan net bir tavır bulunmamaktadır. Yine davacılar daha önce talep olarak müvekkillerinin payları oranında tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuş olmasına karşısında davanın zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan ihtiyari dava arkadaşlığı kapsamında açılmış bulunan bir dava olması nedeniyle daha sonradan................... ü dosyaya eklemesi mümkün olmayıp ara kararla bu davacının davasının bu davacı yönünden hemen reddedilmesi gerekmekte olup kendisi hakkında davaya devam edilmesi mümkün değildir.

HUKUKİ NEDENLER : BK, HMK, 4857 sayılı yasa vs. tüm yasal mevzuat.

DELİLLERİMİZ : Tapu kayıtları,nufüs kayıtları, emsal satış sözleşmeleri,veraset ilamlı,kolluk araştırması, tanık, bilirkişi,keşif,karar defteri,emsal kararlar,yemin vs. Tüm deliller

TANIKLAR ;

a)

B)

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz olunan nedenlerle ;

1)Siverek Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Siverek Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza arasına alınmasına,

2)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı satış senedinin gönderilmesinin istenilmesine

3)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi u mah. mevkii nolu parsellerinin güncel tapu kayıtları ile resmi satış senetlerinin istenilmesine,

4)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Karpuzcu köyü ile şehir merkezi arasındaki fiyatların karşılaştırılması amacıyla 1982 yılına ilişkin emsal satış sözleşmelerinin gönderilmesinin istenilmesine

5)Haksız ve hukuka aykırı açılmış bulunan davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleriyle, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederim.01.06.2021

AV.KEMAL YILMAZ

DİLEKÇE ÖRNEĞİ -2-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO :

D.GÜNÜ :

CEVAP VEREN DAVALI :

VEKİLİ :

DAVALI :

VEKİLİ :

TALEP KONUSU : Davaya cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :Açılan dava yasal dayanaksız olup reddi gerekmektedir. Her üç taşınmazla ilgi yaptığımız değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere taşınmazlardaki muris hissesinin gerçek fiyatına satıldığı ve murisin sözkonusu satışı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil gerçekten ve ihtiyaç sebebiyle sattığıdır.

2-Davacı tarafın her taşınmazın 1000,00 Tl bedelle satıldığı iddiası doğru değildir.Çünkü taşınmazların tümü değil murisin her taşınmazdaki hissesi satılmıştır.Bu hisse miktarı dikkate alındığında satışın gerçek bir satış olduğu anlaşılacaktır. Taşınmazların tapudaki vasfı ,bulundukları mevki,bu mevkideki şehirleşme oranı,imar planı vs. hususlarla birlikte değerlendirildiğinde de satışın gerçek bir satış olduğu ve mirasçılardan mal kaçırma amacı taşımadığı anlaşılacaktır.

3-Söz konusu taşınmazların satışı 2006 yılında yapılmıştır.Satış tamamen murisin ihtiyacından kaynaklanmıştır.Kök muris tarafından murisin bakım ve iaşesi sağlanmaktaydı.Kök murisin vefatından sonra hiçbir geliri bulunmayan murisi bakıma muhtaç hale gelmiştir.Muris herhangi bir işte çalışmamakla birlikte hiçbir kurumdan aylık vs. de almamaktaydı.Ayrıca muris …..herhangi bir sosyal güvencesi de mevcut değildi.Eşinin vefatından sonra hasta düşmüştür.Tedavisi ve bakımı ve iaşesi için söz konusu taşınmazlardaki hissesini müvekkile satmıştır.Murisin kalacak bir evi bile bulunmamıştır. Kargir ev vasıflı taşınmaz da 3.kişilere haricen satıldığı için murisin burada kalma imkanı da olmamıştır.Dolayısıyla murisin gerçekten ihtiyacı olduğu için bu taşınmazları sattığı açıkça anlaşılmaktadır.Taşınmazların satışından elde edilen paranın taşınmazları vekil sıfatıyla satan ……adlı kişi verilmiş,bu kişi tarafından murise teslim edilmiştir. Bu husus da dinleteceğimiz tanık beyanlarıyla sübuta erecektir. Müvekkilin satış zamanı taşınmazları alım gücü mevcuttur.Müvekkil 1992 tarihinden beri Siverek İlçe merkezinde toptancılık yapmaktadır.Bu husus müvekkilin maliye kaydı araştırmasından anlaşılacaktır.

4-Murisin taşınmazların satışından elde ettiği para murisin bakım ve iaşesi ile tedavisine harcanmıştır.Hiçbir sağlık güvencesi bulunmayan murisin tedavisini bile karşılamaya yetmemiştir.Bu sebeple hem ihtiyaç sahibi olduğu için taşınmazları sattığı hem de bu parayı tedavisi ile bakım ve iaşesine harcadığı için terekede bunun karşılığı kalmamıştır.

5-Bu satış işlemi yapılırken diğer mirasçılarının tümünün bilgisi dahilinde yapılmıştır.Diğer tüm mirasçılar murisin sağlığında yaptığı bu tasarrufu bilip rıza göstermişlerdir.Satışın yapıldığı tarihten şimdiye kadar herhangi bir girişimde bulunmamaları bu tasarrufa rıza göstermelerinden dolayıdır.Davacının satışın yapıldığı tarihten 8 yıl sonra murisin vefatından sonra bu hususta dava açması hakkın kötüye kullanılması manasına gelir.Davacı kötüniyetlidir.Kanun kötüniyeti himaye etmez.Kötüniyetli olarak açılan davanın reddi gerekir.

İSTEM VE SONUÇ : Yukarda belirtilen nedenlerle yasal dayanaktan yoksun açılmış bulunan davanın reddine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla vekaleten arz ve talep ederim.04.03.2023

DAVALI VEKİLİ

Av.KEMAL YILMAZ

DİLEKÇE ÖRNEĞİ-1-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

CEVAP VEREN

DAVALILAR :

VEKİLİ :AV.KEMAL YILMAZ Camikebir mah. Hürriyet cad. No:56/1 SİVEREK/ŞANLIURFA

DAVACILAR :

VEKİLİ :

KONU : Davaya karşı cevaplarımızın sunulması ile haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın REDDİNE karar verilmesi talebimizin sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

A)BAZI DAVACILARCA DAHA ÖNCEDEN AÇILMIŞ VE KESİNLEŞEN TENKİS DAVASININ ELDEKİ DAVAYA ETKİSİ

Davacılardan ......ve daha sonra dosyaya beyan dilekçesi ile eklenmek suretiyle(?) davacı sıfatı almaya çalışan ................ tarafından Siverek Asliye Hukuk Mahkemesine 24.10.1984 tarih 1984/479 Esas numarasıyla açılmış bulunan bir tenkis davası söz konusu olup söz konusu dava sonucunda 07.02.1985 tarih 1985/14 Karar numarasıyla davanın reddine karar verilmiş olup karar Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.12.1988 tarih 1988/10495 Esas 1988/11685 Karar sayılı ilamı ile dosya geri çevrilmiş ve daha sonra eksikliklerin tamamlanması akabinde Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 23.02.1989 tarih 1989/226 Esas 1989/1554 Karar numarasıyla yerel mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar onanmıştır. Söz konusu verilen kararda da mahkeme tenkise yani saklı paya helal getirebilecek bir durum görmediğinden davanın reddine karar vermiş ayrıca bu davanın miras bırakanın vefatından hemen önce ve daha delil ve olaylar tazeyken şimdiki gibi aradan 40 yılı aşkın bir süre geçmeden açılmamış olduğu göz önüne alınarak o süre içerisinde reddedilmiş bir tenkis davası varken eldeki davanın daha önceden reddi gerekmektedir. Bir taraf tenkis davası açmayı arzulamış ve muris ölüm tarihinden hemen sonra tenkis davası açmışsa bu husus şöyle yorumlanmalıdır; davacı demek ki yapılan tasarrufun geçerli bir tasarruf olduğunu kabul etmiş fakat yapılan geçerli tasarruf sonucunda kendi mirasının saklı payına helal geldiğinden ötürü tenkis davasını açmış bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim muris muvazaası davası ise yapılan tasarrufun geçersiz olduğuna ilişkin olaylarda meydana geldiği kabul edilerek daha önceden tenkis davası açarak yapılan tasarrufun geçerli olduğuna şahadet getiren tarafların şu an aradan zaman geçmesi ve delillerin ve olguların tarihe karıştığını düşünerek aslında kötü niyetli davranarak eldeki davayı açmış bulunmaktadırlar. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararında "Muris muvazaasına dayalı iptal davaları ile tenkis davaları ileri sürülüş biçimleri, hukuksal esasları, kapsamları, hüküm ve sonuçları bakımından birbirlerinden tümüyle farklı davalardır. Bu iki dava 22.5.1987 gün ve 4/5 sayılı İBK’nda belirtildiği üzere aynı dava içerisinde kademeli istek olarak ileri sürülebileceği gibi, ayrı ayrı da açılabilir. Birbirinin açılmasını engelleyen bir yasa kuralı bulunmadığından davacılar, bunlardan birini ötekine tercihan açmaya zorlanamaz. Bu davalardan birinin önceden açılması, açık bir irade beyanı olmadan ötekisinden feragat anlamına gelmez. Biri hakkında verilen hüküm ötekisi hakkında kesin hüküm oluşturmaz."

Tenkis davaları geçerli temliki tasarruflar, muvazaa davaları ise temelde geçersiz tasarruflar hakkında açıldığından, tenkis davasında sözleşmenin geçerli olduğu olgusu kabul edilmiş ve verilen hüküm kesinleşmişse, aynı taraflar arasında görülen muvazaa davasında bu olgunun tarafları bağlayacağı ve temliki tasarrufun geçersizliğinin artık ileri sürülemeyeceği kabul edilmelidir.

Somut olayda ise önce tenkis davası açılmış, aynı taraflar arasında, aynı taşınmaz hakkında daha sonra açılan muvazaa davası görülmekte iken temliki tasarrufun geçerliliği kabul edilmek suretiyle hükmedilmiş, temyiz itirazı üzerine “murisin davalı tarafından bakılıp gözetildiği, minnet duygusu altında temlikte bulunduğu, miras yolu ile kendisine intikal eden taşınmazları da davacılara verdiği, saklı payı çiğneme kastı bulunmadığı” gerekçesiyle verilen hüküm bozulmuş, bozmaya uyularak verilen ret kararı kesinleşmiştir.

Açıklandığı üzere tenkis davasında temliki tasarrufun geçerli olduğu, bozmadan sonra tenkise dahi karar verilemeyeceği kabul edilip dava reddedildiğine göre, kesin hükümle belirlenen bu olgu, muvazaa davasında tarafları bağlar. Başka bir anlatımla sözleşmenin geçerli olduğuna ilişkin bu olgudan sonra temliki tasarrufun geçersizliği ileri sürülemez (HGK. 9.12.1998, 860/894)." Yine aynı yönde "Temliki tasarrufa ilişkin olarak davacıların iradesini ve talebini kapsar şekilde açılan tenkis davası sonuçlanmış ve kesinleşmişse; 1.4.1974 gün ve E.1, K.2 sayılı İBK uygulanamaz (1. HD. 18.5.2000, 5687/6367)."Şeklinde olup aslında 1983 yılında vefat etmiş bulunan murisin terekesinde yapmış olduğu tasarrufa karşı davacıların muris vefat ettikten hemen sonra 1984 yılında hemen dava açıp bu sürede tenkis isteyen ki bu şekilde aslında yapılan tasarrufun geçerliliğini kabul edip daha sonra ise bu tasarrufun hileli olduğundan bahisle dava açılması aradan geçen yıllarda delillerin ve olguların yok olmasına olan güven ve tanıkların artık kalmaması ve yine hakkın kötüye kullanılmasından başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Daha önceki davacıların dava açtığını diğer davacılarda kardeşleri olduğundan ve Siverek gibi küçük bir şehirde bu tür meselelerin duyulmasının çok kolay olmasından dolayı bildikleri kabul edilmelidir. Bu nedenledir ki diğer davacılarda aslında yapılan tasarrufun haklı olduklarının bilincinde ve delillerin ve olguların kaybolduğu söz konusu satış işleminden bu yana uzun bir zamanın geçmesini bekledikten sonra eldeki davayı açarak muris muvazaasındaki zaman aşımının olmaması durumunu kendi lehlerine delillerin kaybolması amacıyla kötüniyetli olarak kullanmışlardır. Yine mahkemece diğer davacı kardeşlerce daha önceden açılmış bulunan davada kardeşlerin aslında davayı sadece tenkis davası olarak açmaları göz önüne alarak yapılan tasarrufun geçerliliğine tüm mirasçılar yönünden şehadet etmeleri göz önüne alınarak hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olarak açılmış bulunan eldeki davayı Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararı da göz önüne alınarak reddetmesi gerekmektedir. Bu nedenler daha önceden bir kısım davacılarca açılmış bulunan Siverek Asliye Hukuk Mahkemesin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza sunulması amacıyla Siverek Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmesine, ayrıca 1984 yılının karar defterine ilişkin ekran kaydını dosyaya ibraz etmekteyiz.

B)MURİS TAŞINMAZLARI SATIŞ İRADESİNDEDİR.

Davacılar eldeki davayı muris tarafından yapılan tasarrufun aslında gerçek bir tasarruf olmamasından dolayı açmış bulunmaktadır. Fakat halihazırda muris taşınmazı müvekkillere devir ettiğinde diğer davacı çocuklara da devir ettiği taşınmazlarda mevcuttur. Bu da göstermektedir ki muris o süre içerisinde taşınmazlardan bazılarını satmaktadır. Nitekim eldeki davada davacı bulunan ......................müvekkil davalıların taşınmazlardan bazılarını alırken kendisi de 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye ile taşınmazlardan;

-......................

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi .........mah. ..........mevkii 7 nolu parsel taşınmazları babasından satın almıştır. Kendisi; kendisine devredilen taşınmazları muris muvazaasına konu olabilecek bir durumda görmezken müvekkillerimize yapılan devirin hileli bir devir olduğundan bahisle eldeki davayı açması ve diğer davacıların .................yapılan ki yapılan satış işlemleri arasında bile sadece 3 ay gibi bir süre olmasına rağmen eldeki davayı ona karşı açmak yerine beraber vekaletname imzalayıp eldeki davayı açmaları da göstermektedir ki aslında yapılan doğru bir satışın herkes farkında olup sadece kardeşler arasında üvey kardeşlere cephe alma yönünde gelişen dava açma arzusunun perçinleşmesini tatminden başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Murisin yapmış olduğu diğer satışlardan da anlaşılacağı üzere taşınmazları satma yönünde iradesi bulunmakta olup bu şekilde diğer çocuklara da satışlar yapmış bu satışları da almak isteyen çocuklara yapmıştır. Bunlardan bazılarına dava açıp bazılarına dava açmamak bazılarını geçerli işlem görüp diğerlerini geçersiz görmek aslında muvazaa teşkil etmeyen satışları sırf mahkeme gözünde sadece diğer eşten gelen çocukların korunduğundan bahisle sakat bir işlemmiş gibi göstermekten başkaca bir amca hizmet etmemektedir. Davacıların dava açmış oldukları taşınmaza ilişkin yapılan satışlar 14.04.1982 tarihliyken davacı ............... a yapılan satış ise 02.07.1982 tarihlidir. Aynı dönem kendisine de satış yapılan davacı kendi satışını sakat görmezken hangi akla hizmet davalılara yapılan satışı sakat görmektedir, anlamamaktayız. Yine diğer davalılar bu satışı sakat görmezken nasıl müvekkillere yapılan satışı sakat görmektedirler. Bu durum hakkın kötüye kullanılması teşkil edip ayrıca göstermektedir ki muris söz konusu dönemde gerçekten bir satış iradesi göstermiş ve aynı dönem içerisinde birden fazla taşınmazını devir etmiştir ve gerçek iradesi itibariyle dosyaya bu durum yansımıştır. Bu nedenlerle Siverek tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı işlemle yukarıda bahsi geçen tapu kayıtlarının istenerek dosyamız arasına alınması elzemdir.

C)TAŞINMAZLARIN 1982 YILINDAKİ DEĞERLERİNİN İNCELENMESİ GEREKMEKTEDİR

Söz konusu taşınmazlar devir yapılan dönem itibariyle değerli taşınmazlar olmayıp bu taşınmazlar taşlık ve kuru tarım yapılan arazilerdi. Devir yapılan 14.04.1982 yılındaki teknolojik ve ülkedeki genel yoksulluk ve söz konusu arazilerin taşlardan temizlenmemiş oluşu nazara alındığında aslında taşınmazlar çok değersiz bir yapıdaydı. Yapılacak keşifte de görüleceği üzere halen taşınmazın yanındaki araziler taşlık konumdadır. Müvekkiller ise kendi arazilerindeki taşları temizleyip ıslah etmiş ve değerlendirmiştir. Büyük emek ve mesai ile 3 defa taşları temizlemişlerdir. Ayrıca teknolojik gelişmelerle tarlaların daha kolay sürümünün yapılması ve su sorunun da teknolojik gelişmelerle aşılması nedeniyle şu an 1982 yılına oranla değerlenen taşınmazların temizlenmesi ve sulanması çoraklaşmasının önüne geçilmesi müvekkillerin emekleriyle meydana gelmesiyle oluşan bir durum olup ve müvekkiller söz konusu dönem itibariyle aslında taşınmazları fiyatlarının çok üstünde almış olup . Bu alımda muhtemeldir ki müvekkillerimizin dayılarının yardımlarıyla olmuştur. Çünkü murisin maddi olarak çöküntüye girmesi ve dayılarının da kardeşleri olan davalıların annesi .............'e yardım yapma koşulu olarak taşınmazları satın almalarını telkin etmesi; çünkü nufüs kaydı incelenecek olursa muris...............'in 01.07.1914 doğumlu olup ..................'in ise 05.10.1940 doğumlu muris ile aralarında 26 yaş olması ve................'in çocuklarının henüz küçük olup kardeşlerinin en azından bir garantileri olsun diye yardım etmiş oldukları para, düğündeki altınları ve mehri karşılığında kocasından taşınmazı kendi ve çocukları adına satın almıştır ve paraya ihtiyacı olan muris bu dönem içerisinde diğer çocuğu davacı ...................'e de taşınmaz satmış ve oğluna sattığı gibi eşi ve çocuklarına da bu para karşılığında taşınmaz satmıştır. Eğer davacılar aksinin iddiasındaysa bu iki yakın tarihli satışın neden birinin gerçekliğine inanıp diğerini sakat bulduklarını açıklamakla mükelleftirler.

D)MURİSTEN İNTİKAL EDEN BAŞKACA TAŞINMAZLAR MEVCUTTUR.

Muris taşınmazları 14.04.1982 yılında müvekkilimiz ve çocuklarına satmış olup yukarıda da bahsettiğimiz gibi söz konusu tarihlerde taşınmaz taşlık olup kuru tarım yapılan ve ancak sapanla sürülen arazilerdendir. Ancak merkezdeki taşınmazlar köydeki kurak arazilere göre daha değerli olup zaten eldeki dosyada murisin intikal eden taşınmazları dönem itibariyle satılan taşınmazlardan daha değerlidir. Bu hususun mahalli bilirkişilerden sorulması ve ayrıca mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir. Muristen tüm çocuklara intikal eden taşınmazlar ;

-...........................

Eğer murisin mal kaçırma niyeti olsaydı kendisine ait tüm taşınmazların devrini sağlardı. Fakat 1982 yılında köydeki kurak sulu tarım yapılmayan ve taşık arazisini satıp daha değerli olan merkezdeki evini mirasbırakanların hepsine intikal ettirmiştir. Ki müvekkiller köydeki taşınmazları toplamda 3 defa temizlemişlerdir. Ayrıca mal kaçırma niyetinde olan davalı tüm taşınmazlarını devir ederdi. Neden bir kısmını elinde tutup diğer kısmını devir etsin !

E)DİĞER DAVACILARIN YAŞLARI İTİBARİYLE SATIŞ TARİHİNDE BÜYÜTÜLMÜŞ,EVLENDİRİLMİŞ,YUVALARI DİZİLMİŞ VE İŞ SAHİBİ YAPILMIŞ OLMASI

Murisin çocukları ;

1)

2)

3)

4)

5)

6)

7)

8)

9)

10) doğumlu olup devir tarihi olan 1982 yılında tüm diğer çocuklar 30 yaş ve üzeridir. Oysaki davalı müvekkillerimizin annesi dahi bu zaman diliminde sadece sadece 42 yaşında olup kadın başına 4 çocukla ortada yapayalnızdır . Tüm davacılar satış tarihinde evli olup ayrıca iş güç sahibidirler ki dönem itibariyle babaları tarafından evlendirilip yine babaları tarafından tüm davacılar kendilerine iş yeri kurulup iş sahibi yapılmıştır. Fakat davalı müvekkiller çok küçük yaşta olup bakıma muhtaç haldedirler. Evlendirilip,büyütülen dönem itibariyle iş güç sahibi yapılan çocuklar aslında babalarından miras olarak bu faydalanmayı görmeleri nedeniyle işsiz, güçsüz çorak ve taşlı araziyi temizleyip sürmek zorunda kalan müvekkillerim miras olarak aslına bakarsak daha az yararlanmış olup eldeki dava dosyasındaki muvazaa dönem itibariyle aslında davacıların lehine olan bir durum teşkil etmektedir. Ayrıca murise hayatının bu son döneminde davalılar etinden kemiğinden ve alın terinden paylaşarak bakmaya çalışmış olup hayatının her döneminde de murisin yanında olarak ona emek ve mesai harcamışlardır. Bu şartlarda kalan murise yardım yapan davalı müvekkilimizin dayıları maddi olarak ve anneleri de gerek altın gerekse mehiri ile söz konusu taşınmazları muristen alarak aslında murise yardımcı olmuşlardır. Hem emek yönünden murise harcanan emek hem de söz konusu altın ve yardımlar göz önüne alındığında hem satışın gerçek satış olduğu hem de aslında tüm davacıların satış tarihinde evlendirilip kendilerine evlilik altınlarının alınması, yuva kurması yönünde yardım yapılması ve yine iş sahibi yapılması noktasında zaten halihazırda murisin mirasından paylarını fazlasıyla almış olup ; keşke müvekkillerimiz evlendirilip iş güç sahibi yaptırılsa ve başında duracak bir babaya sahip olsalardı da bu taşınmaza sahip olmasaydılar düşüncesine sahip olacak bir hayata dücar olmasaydılar. Yani dönem itibariyle murisin malvarlığından davacılar yararlanmış olup davacılar aslında o yıllardaki şartlara göre müvekkillerimize göre murisin mallarından daha fazla faydalanmışlardır. Yine muris davacılardan ..............'e de taşınmazların satımı konusunda teklifte bulunmuş fakat davacı kabul etmemiştir. Davacıların murisin çocukları olduklarına ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi yine buna ilişkin davacı yanca da sunulan net bir tavır bulunmamaktadır. Yine davacılar daha önce talep olarak müvekkillerinin payları oranında tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuş olmasına karşısında davanın zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan ihtiyari dava arkadaşlığı kapsamında açılmış bulunan bir dava olması nedeniyle daha sonradan................... ü dosyaya eklemesi mümkün olmayıp ara kararla bu davacının davasının bu davacı yönünden hemen reddedilmesi gerekmekte olup kendisi hakkında davaya devam edilmesi mümkün değildir.

HUKUKİ NEDENLER : BK, HMK, 4857 sayılı yasa vs. tüm yasal mevzuat.

DELİLLERİMİZ : Tapu kayıtları,nufüs kayıtları, emsal satış sözleşmeleri,veraset ilamlı,kolluk araştırması, tanık, bilirkişi,keşif,karar defteri,emsal kararlar,yemin vs. Tüm deliller

TANIKLAR ;

a)

B)

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz olunan nedenlerle ;

1)Siverek Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Siverek Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza arasına alınmasına,

2)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı satış senedinin gönderilmesinin istenilmesine

3)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi u mah. mevkii nolu parsellerinin güncel tapu kayıtları ile resmi satış senetlerinin istenilmesine,

4)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Karpuzcu köyü ile şehir merkezi arasındaki fiyatların karşılaştırılması amacıyla 1982 yılına ilişkin emsal satış sözleşmelerinin gönderilmesinin istenilmesine

5)Haksız ve hukuka aykırı açılmış bulunan davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleriyle, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederim.01.06.2021

AV.KEMAL YILMAZ

DİLEKÇE ÖRNEĞİ -2-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO :

D.GÜNÜ :

CEVAP VEREN DAVALI :

VEKİLİ :

DAVALI :

VEKİLİ :

TALEP KONUSU : Davaya cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :Açılan dava yasal dayanaksız olup reddi gerekmektedir. Her üç taşınmazla ilgi yaptığımız değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere taşınmazlardaki muris hissesinin gerçek fiyatına satıldığı ve murisin sözkonusu satışı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil gerçekten ve ihtiyaç sebebiyle sattığıdır.

2-Davacı tarafın her taşınmazın 1000,00 Tl bedelle satıldığı iddiası doğru değildir.Çünkü taşınmazların tümü değil murisin her taşınmazdaki hissesi satılmıştır.Bu hisse miktarı dikkate alındığında satışın gerçek bir satış olduğu anlaşılacaktır. Taşınmazların tapudaki vasfı ,bulundukları mevki,bu mevkideki şehirleşme oranı,imar planı vs. hususlarla birlikte değerlendirildiğinde de satışın gerçek bir satış olduğu ve mirasçılardan mal kaçırma amacı taşımadığı anlaşılacaktır.

3-Söz konusu taşınmazların satışı 2006 yılında yapılmıştır.Satış tamamen murisin ihtiyacından kaynaklanmıştır.Kök muris tarafından murisin bakım ve iaşesi sağlanmaktaydı.Kök murisin vefatından sonra hiçbir geliri bulunmayan murisi bakıma muhtaç hale gelmiştir.Muris herhangi bir işte çalışmamakla birlikte hiçbir kurumdan aylık vs. de almamaktaydı.Ayrıca muris …..herhangi bir sosyal güvencesi de mevcut değildi.Eşinin vefatından sonra hasta düşmüştür.Tedavisi ve bakımı ve iaşesi için söz konusu taşınmazlardaki hissesini müvekkile satmıştır.Murisin kalacak bir evi bile bulunmamıştır. Kargir ev vasıflı taşınmaz da 3.kişilere haricen satıldığı için murisin burada kalma imkanı da olmamıştır.Dolayısıyla murisin gerçekten ihtiyacı olduğu için bu taşınmazları sattığı açıkça anlaşılmaktadır.Taşınmazların satışından elde edilen paranın taşınmazları vekil sıfatıyla satan ……adlı kişi verilmiş,bu kişi tarafından murise teslim edilmiştir. Bu husus da dinleteceğimiz tanık beyanlarıyla sübuta erecektir. Müvekkilin satış zamanı taşınmazları alım gücü mevcuttur.Müvekkil 1992 tarihinden beri Siverek İlçe merkezinde toptancılık yapmaktadır.Bu husus müvekkilin maliye kaydı araştırmasından anlaşılacaktır.

4-Murisin taşınmazların satışından elde ettiği para murisin bakım ve iaşesi ile tedavisine harcanmıştır.Hiçbir sağlık güvencesi bulunmayan murisin tedavisini bile karşılamaya yetmemiştir.Bu sebeple hem ihtiyaç sahibi olduğu için taşınmazları sattığı hem de bu parayı tedavisi ile bakım ve iaşesine harcadığı için terekede bunun karşılığı kalmamıştır.

5-Bu satış işlemi yapılırken diğer mirasçılarının tümünün bilgisi dahilinde yapılmıştır.Diğer tüm mirasçılar murisin sağlığında yaptığı bu tasarrufu bilip rıza göstermişlerdir.Satışın yapıldığı tarihten şimdiye kadar herhangi bir girişimde bulunmamaları bu tasarrufa rıza göstermelerinden dolayıdır.Davacının satışın yapıldığı tarihten 8 yıl sonra murisin vefatından sonra bu hususta dava açması hakkın kötüye kullanılması manasına gelir.Davacı kötüniyetlidir.Kanun kötüniyeti himaye etmez.Kötüniyetli olarak açılan davanın reddi gerekir.

İSTEM VE SONUÇ : Yukarda belirtilen nedenlerle yasal dayanaktan yoksun açılmış bulunan davanın reddine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla vekaleten arz ve talep ederim.04.03.2023

DAVALI VEKİLİ

Av.KEMAL YILMAZ

DİLEKÇE ÖRNEĞİ-1-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

CEVAP VEREN

DAVALILAR :

VEKİLİ :AV.KEMAL YILMAZ Camikebir mah. Hürriyet cad. No:56/1 SİVEREK/ŞANLIURFA

DAVACILAR :

VEKİLİ :

KONU : Davaya karşı cevaplarımızın sunulması ile haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın REDDİNE karar verilmesi talebimizin sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

A)BAZI DAVACILARCA DAHA ÖNCEDEN AÇILMIŞ VE KESİNLEŞEN TENKİS DAVASININ ELDEKİ DAVAYA ETKİSİ

Davacılardan ......ve daha sonra dosyaya beyan dilekçesi ile eklenmek suretiyle(?) davacı sıfatı almaya çalışan ................ tarafından Siverek Asliye Hukuk Mahkemesine 24.10.1984 tarih 1984/479 Esas numarasıyla açılmış bulunan bir tenkis davası söz konusu olup söz konusu dava sonucunda 07.02.1985 tarih 1985/14 Karar numarasıyla davanın reddine karar verilmiş olup karar Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.12.1988 tarih 1988/10495 Esas 1988/11685 Karar sayılı ilamı ile dosya geri çevrilmiş ve daha sonra eksikliklerin tamamlanması akabinde Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 23.02.1989 tarih 1989/226 Esas 1989/1554 Karar numarasıyla yerel mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar onanmıştır. Söz konusu verilen kararda da mahkeme tenkise yani saklı paya helal getirebilecek bir durum görmediğinden davanın reddine karar vermiş ayrıca bu davanın miras bırakanın vefatından hemen önce ve daha delil ve olaylar tazeyken şimdiki gibi aradan 40 yılı aşkın bir süre geçmeden açılmamış olduğu göz önüne alınarak o süre içerisinde reddedilmiş bir tenkis davası varken eldeki davanın daha önceden reddi gerekmektedir. Bir taraf tenkis davası açmayı arzulamış ve muris ölüm tarihinden hemen sonra tenkis davası açmışsa bu husus şöyle yorumlanmalıdır; davacı demek ki yapılan tasarrufun geçerli bir tasarruf olduğunu kabul etmiş fakat yapılan geçerli tasarruf sonucunda kendi mirasının saklı payına helal geldiğinden ötürü tenkis davasını açmış bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim muris muvazaası davası ise yapılan tasarrufun geçersiz olduğuna ilişkin olaylarda meydana geldiği kabul edilerek daha önceden tenkis davası açarak yapılan tasarrufun geçerli olduğuna şahadet getiren tarafların şu an aradan zaman geçmesi ve delillerin ve olguların tarihe karıştığını düşünerek aslında kötü niyetli davranarak eldeki davayı açmış bulunmaktadırlar. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararında "Muris muvazaasına dayalı iptal davaları ile tenkis davaları ileri sürülüş biçimleri, hukuksal esasları, kapsamları, hüküm ve sonuçları bakımından birbirlerinden tümüyle farklı davalardır. Bu iki dava 22.5.1987 gün ve 4/5 sayılı İBK’nda belirtildiği üzere aynı dava içerisinde kademeli istek olarak ileri sürülebileceği gibi, ayrı ayrı da açılabilir. Birbirinin açılmasını engelleyen bir yasa kuralı bulunmadığından davacılar, bunlardan birini ötekine tercihan açmaya zorlanamaz. Bu davalardan birinin önceden açılması, açık bir irade beyanı olmadan ötekisinden feragat anlamına gelmez. Biri hakkında verilen hüküm ötekisi hakkında kesin hüküm oluşturmaz."

Tenkis davaları geçerli temliki tasarruflar, muvazaa davaları ise temelde geçersiz tasarruflar hakkında açıldığından, tenkis davasında sözleşmenin geçerli olduğu olgusu kabul edilmiş ve verilen hüküm kesinleşmişse, aynı taraflar arasında görülen muvazaa davasında bu olgunun tarafları bağlayacağı ve temliki tasarrufun geçersizliğinin artık ileri sürülemeyeceği kabul edilmelidir.

Somut olayda ise önce tenkis davası açılmış, aynı taraflar arasında, aynı taşınmaz hakkında daha sonra açılan muvazaa davası görülmekte iken temliki tasarrufun geçerliliği kabul edilmek suretiyle hükmedilmiş, temyiz itirazı üzerine “murisin davalı tarafından bakılıp gözetildiği, minnet duygusu altında temlikte bulunduğu, miras yolu ile kendisine intikal eden taşınmazları da davacılara verdiği, saklı payı çiğneme kastı bulunmadığı” gerekçesiyle verilen hüküm bozulmuş, bozmaya uyularak verilen ret kararı kesinleşmiştir.

Açıklandığı üzere tenkis davasında temliki tasarrufun geçerli olduğu, bozmadan sonra tenkise dahi karar verilemeyeceği kabul edilip dava reddedildiğine göre, kesin hükümle belirlenen bu olgu, muvazaa davasında tarafları bağlar. Başka bir anlatımla sözleşmenin geçerli olduğuna ilişkin bu olgudan sonra temliki tasarrufun geçersizliği ileri sürülemez (HGK. 9.12.1998, 860/894)." Yine aynı yönde "Temliki tasarrufa ilişkin olarak davacıların iradesini ve talebini kapsar şekilde açılan tenkis davası sonuçlanmış ve kesinleşmişse; 1.4.1974 gün ve E.1, K.2 sayılı İBK uygulanamaz (1. HD. 18.5.2000, 5687/6367)."Şeklinde olup aslında 1983 yılında vefat etmiş bulunan murisin terekesinde yapmış olduğu tasarrufa karşı davacıların muris vefat ettikten hemen sonra 1984 yılında hemen dava açıp bu sürede tenkis isteyen ki bu şekilde aslında yapılan tasarrufun geçerliliğini kabul edip daha sonra ise bu tasarrufun hileli olduğundan bahisle dava açılması aradan geçen yıllarda delillerin ve olguların yok olmasına olan güven ve tanıkların artık kalmaması ve yine hakkın kötüye kullanılmasından başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Daha önceki davacıların dava açtığını diğer davacılarda kardeşleri olduğundan ve Siverek gibi küçük bir şehirde bu tür meselelerin duyulmasının çok kolay olmasından dolayı bildikleri kabul edilmelidir. Bu nedenledir ki diğer davacılarda aslında yapılan tasarrufun haklı olduklarının bilincinde ve delillerin ve olguların kaybolduğu söz konusu satış işleminden bu yana uzun bir zamanın geçmesini bekledikten sonra eldeki davayı açarak muris muvazaasındaki zaman aşımının olmaması durumunu kendi lehlerine delillerin kaybolması amacıyla kötüniyetli olarak kullanmışlardır. Yine mahkemece diğer davacı kardeşlerce daha önceden açılmış bulunan davada kardeşlerin aslında davayı sadece tenkis davası olarak açmaları göz önüne alarak yapılan tasarrufun geçerliliğine tüm mirasçılar yönünden şehadet etmeleri göz önüne alınarak hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olarak açılmış bulunan eldeki davayı Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararı da göz önüne alınarak reddetmesi gerekmektedir. Bu nedenler daha önceden bir kısım davacılarca açılmış bulunan Siverek Asliye Hukuk Mahkemesin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza sunulması amacıyla Siverek Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmesine, ayrıca 1984 yılının karar defterine ilişkin ekran kaydını dosyaya ibraz etmekteyiz.

B)MURİS TAŞINMAZLARI SATIŞ İRADESİNDEDİR.

Davacılar eldeki davayı muris tarafından yapılan tasarrufun aslında gerçek bir tasarruf olmamasından dolayı açmış bulunmaktadır. Fakat halihazırda muris taşınmazı müvekkillere devir ettiğinde diğer davacı çocuklara da devir ettiği taşınmazlarda mevcuttur. Bu da göstermektedir ki muris o süre içerisinde taşınmazlardan bazılarını satmaktadır. Nitekim eldeki davada davacı bulunan ......................müvekkil davalıların taşınmazlardan bazılarını alırken kendisi de 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye ile taşınmazlardan;

-......................

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi .........mah. ..........mevkii 7 nolu parsel taşınmazları babasından satın almıştır. Kendisi; kendisine devredilen taşınmazları muris muvazaasına konu olabilecek bir durumda görmezken müvekkillerimize yapılan devirin hileli bir devir olduğundan bahisle eldeki davayı açması ve diğer davacıların .................yapılan ki yapılan satış işlemleri arasında bile sadece 3 ay gibi bir süre olmasına rağmen eldeki davayı ona karşı açmak yerine beraber vekaletname imzalayıp eldeki davayı açmaları da göstermektedir ki aslında yapılan doğru bir satışın herkes farkında olup sadece kardeşler arasında üvey kardeşlere cephe alma yönünde gelişen dava açma arzusunun perçinleşmesini tatminden başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Murisin yapmış olduğu diğer satışlardan da anlaşılacağı üzere taşınmazları satma yönünde iradesi bulunmakta olup bu şekilde diğer çocuklara da satışlar yapmış bu satışları da almak isteyen çocuklara yapmıştır. Bunlardan bazılarına dava açıp bazılarına dava açmamak bazılarını geçerli işlem görüp diğerlerini geçersiz görmek aslında muvazaa teşkil etmeyen satışları sırf mahkeme gözünde sadece diğer eşten gelen çocukların korunduğundan bahisle sakat bir işlemmiş gibi göstermekten başkaca bir amca hizmet etmemektedir. Davacıların dava açmış oldukları taşınmaza ilişkin yapılan satışlar 14.04.1982 tarihliyken davacı ............... a yapılan satış ise 02.07.1982 tarihlidir. Aynı dönem kendisine de satış yapılan davacı kendi satışını sakat görmezken hangi akla hizmet davalılara yapılan satışı sakat görmektedir, anlamamaktayız. Yine diğer davalılar bu satışı sakat görmezken nasıl müvekkillere yapılan satışı sakat görmektedirler. Bu durum hakkın kötüye kullanılması teşkil edip ayrıca göstermektedir ki muris söz konusu dönemde gerçekten bir satış iradesi göstermiş ve aynı dönem içerisinde birden fazla taşınmazını devir etmiştir ve gerçek iradesi itibariyle dosyaya bu durum yansımıştır. Bu nedenlerle Siverek tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı işlemle yukarıda bahsi geçen tapu kayıtlarının istenerek dosyamız arasına alınması elzemdir.

C)TAŞINMAZLARIN 1982 YILINDAKİ DEĞERLERİNİN İNCELENMESİ GEREKMEKTEDİR

Söz konusu taşınmazlar devir yapılan dönem itibariyle değerli taşınmazlar olmayıp bu taşınmazlar taşlık ve kuru tarım yapılan arazilerdi. Devir yapılan 14.04.1982 yılındaki teknolojik ve ülkedeki genel yoksulluk ve söz konusu arazilerin taşlardan temizlenmemiş oluşu nazara alındığında aslında taşınmazlar çok değersiz bir yapıdaydı. Yapılacak keşifte de görüleceği üzere halen taşınmazın yanındaki araziler taşlık konumdadır. Müvekkiller ise kendi arazilerindeki taşları temizleyip ıslah etmiş ve değerlendirmiştir. Büyük emek ve mesai ile 3 defa taşları temizlemişlerdir. Ayrıca teknolojik gelişmelerle tarlaların daha kolay sürümünün yapılması ve su sorunun da teknolojik gelişmelerle aşılması nedeniyle şu an 1982 yılına oranla değerlenen taşınmazların temizlenmesi ve sulanması çoraklaşmasının önüne geçilmesi müvekkillerin emekleriyle meydana gelmesiyle oluşan bir durum olup ve müvekkiller söz konusu dönem itibariyle aslında taşınmazları fiyatlarının çok üstünde almış olup . Bu alımda muhtemeldir ki müvekkillerimizin dayılarının yardımlarıyla olmuştur. Çünkü murisin maddi olarak çöküntüye girmesi ve dayılarının da kardeşleri olan davalıların annesi .............'e yardım yapma koşulu olarak taşınmazları satın almalarını telkin etmesi; çünkü nufüs kaydı incelenecek olursa muris...............'in 01.07.1914 doğumlu olup ..................'in ise 05.10.1940 doğumlu muris ile aralarında 26 yaş olması ve................'in çocuklarının henüz küçük olup kardeşlerinin en azından bir garantileri olsun diye yardım etmiş oldukları para, düğündeki altınları ve mehri karşılığında kocasından taşınmazı kendi ve çocukları adına satın almıştır ve paraya ihtiyacı olan muris bu dönem içerisinde diğer çocuğu davacı ...................'e de taşınmaz satmış ve oğluna sattığı gibi eşi ve çocuklarına da bu para karşılığında taşınmaz satmıştır. Eğer davacılar aksinin iddiasındaysa bu iki yakın tarihli satışın neden birinin gerçekliğine inanıp diğerini sakat bulduklarını açıklamakla mükelleftirler.

D)MURİSTEN İNTİKAL EDEN BAŞKACA TAŞINMAZLAR MEVCUTTUR.

Muris taşınmazları 14.04.1982 yılında müvekkilimiz ve çocuklarına satmış olup yukarıda da bahsettiğimiz gibi söz konusu tarihlerde taşınmaz taşlık olup kuru tarım yapılan ve ancak sapanla sürülen arazilerdendir. Ancak merkezdeki taşınmazlar köydeki kurak arazilere göre daha değerli olup zaten eldeki dosyada murisin intikal eden taşınmazları dönem itibariyle satılan taşınmazlardan daha değerlidir. Bu hususun mahalli bilirkişilerden sorulması ve ayrıca mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir. Muristen tüm çocuklara intikal eden taşınmazlar ;

-...........................

Eğer murisin mal kaçırma niyeti olsaydı kendisine ait tüm taşınmazların devrini sağlardı. Fakat 1982 yılında köydeki kurak sulu tarım yapılmayan ve taşık arazisini satıp daha değerli olan merkezdeki evini mirasbırakanların hepsine intikal ettirmiştir. Ki müvekkiller köydeki taşınmazları toplamda 3 defa temizlemişlerdir. Ayrıca mal kaçırma niyetinde olan davalı tüm taşınmazlarını devir ederdi. Neden bir kısmını elinde tutup diğer kısmını devir etsin !

E)DİĞER DAVACILARIN YAŞLARI İTİBARİYLE SATIŞ TARİHİNDE BÜYÜTÜLMÜŞ,EVLENDİRİLMİŞ,YUVALARI DİZİLMİŞ VE İŞ SAHİBİ YAPILMIŞ OLMASI

Murisin çocukları ;

1)

2)

3)

4)

5)

6)

7)

8)

9)

10) doğumlu olup devir tarihi olan 1982 yılında tüm diğer çocuklar 30 yaş ve üzeridir. Oysaki davalı müvekkillerimizin annesi dahi bu zaman diliminde sadece sadece 42 yaşında olup kadın başına 4 çocukla ortada yapayalnızdır . Tüm davacılar satış tarihinde evli olup ayrıca iş güç sahibidirler ki dönem itibariyle babaları tarafından evlendirilip yine babaları tarafından tüm davacılar kendilerine iş yeri kurulup iş sahibi yapılmıştır. Fakat davalı müvekkiller çok küçük yaşta olup bakıma muhtaç haldedirler. Evlendirilip,büyütülen dönem itibariyle iş güç sahibi yapılan çocuklar aslında babalarından miras olarak bu faydalanmayı görmeleri nedeniyle işsiz, güçsüz çorak ve taşlı araziyi temizleyip sürmek zorunda kalan müvekkillerim miras olarak aslına bakarsak daha az yararlanmış olup eldeki dava dosyasındaki muvazaa dönem itibariyle aslında davacıların lehine olan bir durum teşkil etmektedir. Ayrıca murise hayatının bu son döneminde davalılar etinden kemiğinden ve alın terinden paylaşarak bakmaya çalışmış olup hayatının her döneminde de murisin yanında olarak ona emek ve mesai harcamışlardır. Bu şartlarda kalan murise yardım yapan davalı müvekkilimizin dayıları maddi olarak ve anneleri de gerek altın gerekse mehiri ile söz konusu taşınmazları muristen alarak aslında murise yardımcı olmuşlardır. Hem emek yönünden murise harcanan emek hem de söz konusu altın ve yardımlar göz önüne alındığında hem satışın gerçek satış olduğu hem de aslında tüm davacıların satış tarihinde evlendirilip kendilerine evlilik altınlarının alınması, yuva kurması yönünde yardım yapılması ve yine iş sahibi yapılması noktasında zaten halihazırda murisin mirasından paylarını fazlasıyla almış olup ; keşke müvekkillerimiz evlendirilip iş güç sahibi yaptırılsa ve başında duracak bir babaya sahip olsalardı da bu taşınmaza sahip olmasaydılar düşüncesine sahip olacak bir hayata dücar olmasaydılar. Yani dönem itibariyle murisin malvarlığından davacılar yararlanmış olup davacılar aslında o yıllardaki şartlara göre müvekkillerimize göre murisin mallarından daha fazla faydalanmışlardır. Yine muris davacılardan ..............'e de taşınmazların satımı konusunda teklifte bulunmuş fakat davacı kabul etmemiştir. Davacıların murisin çocukları olduklarına ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi yine buna ilişkin davacı yanca da sunulan net bir tavır bulunmamaktadır. Yine davacılar daha önce talep olarak müvekkillerinin payları oranında tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuş olmasına karşısında davanın zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan ihtiyari dava arkadaşlığı kapsamında açılmış bulunan bir dava olması nedeniyle daha sonradan................... ü dosyaya eklemesi mümkün olmayıp ara kararla bu davacının davasının bu davacı yönünden hemen reddedilmesi gerekmekte olup kendisi hakkında davaya devam edilmesi mümkün değildir.

HUKUKİ NEDENLER : BK, HMK, 4857 sayılı yasa vs. tüm yasal mevzuat.

DELİLLERİMİZ : Tapu kayıtları,nufüs kayıtları, emsal satış sözleşmeleri,veraset ilamlı,kolluk araştırması, tanık, bilirkişi,keşif,karar defteri,emsal kararlar,yemin vs. Tüm deliller

TANIKLAR ;

a)

B)

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz olunan nedenlerle ;

1)Siverek Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Siverek Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza arasına alınmasına,

2)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı satış senedinin gönderilmesinin istenilmesine

3)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi u mah. mevkii nolu parsellerinin güncel tapu kayıtları ile resmi satış senetlerinin istenilmesine,

4)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Karpuzcu köyü ile şehir merkezi arasındaki fiyatların karşılaştırılması amacıyla 1982 yılına ilişkin emsal satış sözleşmelerinin gönderilmesinin istenilmesine

5)Haksız ve hukuka aykırı açılmış bulunan davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleriyle, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederim.01.06.2021

AV.KEMAL YILMAZ

DİLEKÇE ÖRNEĞİ -2-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO :

D.GÜNÜ :

CEVAP VEREN DAVALI :

VEKİLİ :

DAVALI :

VEKİLİ :

TALEP KONUSU : Davaya cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :Açılan dava yasal dayanaksız olup reddi gerekmektedir. Her üç taşınmazla ilgi yaptığımız değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere taşınmazlardaki muris hissesinin gerçek fiyatına satıldığı ve murisin sözkonusu satışı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil gerçekten ve ihtiyaç sebebiyle sattığıdır.

2-Davacı tarafın her taşınmazın 1000,00 Tl bedelle satıldığı iddiası doğru değildir.Çünkü taşınmazların tümü değil murisin her taşınmazdaki hissesi satılmıştır.Bu hisse miktarı dikkate alındığında satışın gerçek bir satış olduğu anlaşılacaktır. Taşınmazların tapudaki vasfı ,bulundukları mevki,bu mevkideki şehirleşme oranı,imar planı vs. hususlarla birlikte değerlendirildiğinde de satışın gerçek bir satış olduğu ve mirasçılardan mal kaçırma amacı taşımadığı anlaşılacaktır.

3-Söz konusu taşınmazların satışı 2006 yılında yapılmıştır.Satış tamamen murisin ihtiyacından kaynaklanmıştır.Kök muris tarafından murisin bakım ve iaşesi sağlanmaktaydı.Kök murisin vefatından sonra hiçbir geliri bulunmayan murisi bakıma muhtaç hale gelmiştir.Muris herhangi bir işte çalışmamakla birlikte hiçbir kurumdan aylık vs. de almamaktaydı.Ayrıca muris …..herhangi bir sosyal güvencesi de mevcut değildi.Eşinin vefatından sonra hasta düşmüştür.Tedavisi ve bakımı ve iaşesi için söz konusu taşınmazlardaki hissesini müvekkile satmıştır.Murisin kalacak bir evi bile bulunmamıştır. Kargir ev vasıflı taşınmaz da 3.kişilere haricen satıldığı için murisin burada kalma imkanı da olmamıştır.Dolayısıyla murisin gerçekten ihtiyacı olduğu için bu taşınmazları sattığı açıkça anlaşılmaktadır.Taşınmazların satışından elde edilen paranın taşınmazları vekil sıfatıyla satan ……adlı kişi verilmiş,bu kişi tarafından murise teslim edilmiştir. Bu husus da dinleteceğimiz tanık beyanlarıyla sübuta erecektir. Müvekkilin satış zamanı taşınmazları alım gücü mevcuttur.Müvekkil 1992 tarihinden beri Siverek İlçe merkezinde toptancılık yapmaktadır.Bu husus müvekkilin maliye kaydı araştırmasından anlaşılacaktır.

4-Murisin taşınmazların satışından elde ettiği para murisin bakım ve iaşesi ile tedavisine harcanmıştır.Hiçbir sağlık güvencesi bulunmayan murisin tedavisini bile karşılamaya yetmemiştir.Bu sebeple hem ihtiyaç sahibi olduğu için taşınmazları sattığı hem de bu parayı tedavisi ile bakım ve iaşesine harcadığı için terekede bunun karşılığı kalmamıştır.

5-Bu satış işlemi yapılırken diğer mirasçılarının tümünün bilgisi dahilinde yapılmıştır.Diğer tüm mirasçılar murisin sağlığında yaptığı bu tasarrufu bilip rıza göstermişlerdir.Satışın yapıldığı tarihten şimdiye kadar herhangi bir girişimde bulunmamaları bu tasarrufa rıza göstermelerinden dolayıdır.Davacının satışın yapıldığı tarihten 8 yıl sonra murisin vefatından sonra bu hususta dava açması hakkın kötüye kullanılması manasına gelir.Davacı kötüniyetlidir.Kanun kötüniyeti himaye etmez.Kötüniyetli olarak açılan davanın reddi gerekir.

İSTEM VE SONUÇ : Yukarda belirtilen nedenlerle yasal dayanaktan yoksun açılmış bulunan davanın reddine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla vekaleten arz ve talep ederim.04.03.2023

DAVALI VEKİLİ

Av.KEMAL YILMAZ

DİLEKÇE ÖRNEĞİ-1-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

CEVAP VEREN

DAVALILAR :

VEKİLİ :AV.KEMAL YILMAZ Camikebir mah. Hürriyet cad. No:56/1 SİVEREK/ŞANLIURFA

DAVACILAR :

VEKİLİ :

KONU : Davaya karşı cevaplarımızın sunulması ile haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın REDDİNE karar verilmesi talebimizin sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

A)BAZI DAVACILARCA DAHA ÖNCEDEN AÇILMIŞ VE KESİNLEŞEN TENKİS DAVASININ ELDEKİ DAVAYA ETKİSİ

Davacılardan ......ve daha sonra dosyaya beyan dilekçesi ile eklenmek suretiyle(?) davacı sıfatı almaya çalışan ................ tarafından Siverek Asliye Hukuk Mahkemesine 24.10.1984 tarih 1984/479 Esas numarasıyla açılmış bulunan bir tenkis davası söz konusu olup söz konusu dava sonucunda 07.02.1985 tarih 1985/14 Karar numarasıyla davanın reddine karar verilmiş olup karar Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.12.1988 tarih 1988/10495 Esas 1988/11685 Karar sayılı ilamı ile dosya geri çevrilmiş ve daha sonra eksikliklerin tamamlanması akabinde Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 23.02.1989 tarih 1989/226 Esas 1989/1554 Karar numarasıyla yerel mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar onanmıştır. Söz konusu verilen kararda da mahkeme tenkise yani saklı paya helal getirebilecek bir durum görmediğinden davanın reddine karar vermiş ayrıca bu davanın miras bırakanın vefatından hemen önce ve daha delil ve olaylar tazeyken şimdiki gibi aradan 40 yılı aşkın bir süre geçmeden açılmamış olduğu göz önüne alınarak o süre içerisinde reddedilmiş bir tenkis davası varken eldeki davanın daha önceden reddi gerekmektedir. Bir taraf tenkis davası açmayı arzulamış ve muris ölüm tarihinden hemen sonra tenkis davası açmışsa bu husus şöyle yorumlanmalıdır; davacı demek ki yapılan tasarrufun geçerli bir tasarruf olduğunu kabul etmiş fakat yapılan geçerli tasarruf sonucunda kendi mirasının saklı payına helal geldiğinden ötürü tenkis davasını açmış bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim muris muvazaası davası ise yapılan tasarrufun geçersiz olduğuna ilişkin olaylarda meydana geldiği kabul edilerek daha önceden tenkis davası açarak yapılan tasarrufun geçerli olduğuna şahadet getiren tarafların şu an aradan zaman geçmesi ve delillerin ve olguların tarihe karıştığını düşünerek aslında kötü niyetli davranarak eldeki davayı açmış bulunmaktadırlar. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararında "Muris muvazaasına dayalı iptal davaları ile tenkis davaları ileri sürülüş biçimleri, hukuksal esasları, kapsamları, hüküm ve sonuçları bakımından birbirlerinden tümüyle farklı davalardır. Bu iki dava 22.5.1987 gün ve 4/5 sayılı İBK’nda belirtildiği üzere aynı dava içerisinde kademeli istek olarak ileri sürülebileceği gibi, ayrı ayrı da açılabilir. Birbirinin açılmasını engelleyen bir yasa kuralı bulunmadığından davacılar, bunlardan birini ötekine tercihan açmaya zorlanamaz. Bu davalardan birinin önceden açılması, açık bir irade beyanı olmadan ötekisinden feragat anlamına gelmez. Biri hakkında verilen hüküm ötekisi hakkında kesin hüküm oluşturmaz."

Tenkis davaları geçerli temliki tasarruflar, muvazaa davaları ise temelde geçersiz tasarruflar hakkında açıldığından, tenkis davasında sözleşmenin geçerli olduğu olgusu kabul edilmiş ve verilen hüküm kesinleşmişse, aynı taraflar arasında görülen muvazaa davasında bu olgunun tarafları bağlayacağı ve temliki tasarrufun geçersizliğinin artık ileri sürülemeyeceği kabul edilmelidir.

Somut olayda ise önce tenkis davası açılmış, aynı taraflar arasında, aynı taşınmaz hakkında daha sonra açılan muvazaa davası görülmekte iken temliki tasarrufun geçerliliği kabul edilmek suretiyle hükmedilmiş, temyiz itirazı üzerine “murisin davalı tarafından bakılıp gözetildiği, minnet duygusu altında temlikte bulunduğu, miras yolu ile kendisine intikal eden taşınmazları da davacılara verdiği, saklı payı çiğneme kastı bulunmadığı” gerekçesiyle verilen hüküm bozulmuş, bozmaya uyularak verilen ret kararı kesinleşmiştir.

Açıklandığı üzere tenkis davasında temliki tasarrufun geçerli olduğu, bozmadan sonra tenkise dahi karar verilemeyeceği kabul edilip dava reddedildiğine göre, kesin hükümle belirlenen bu olgu, muvazaa davasında tarafları bağlar. Başka bir anlatımla sözleşmenin geçerli olduğuna ilişkin bu olgudan sonra temliki tasarrufun geçersizliği ileri sürülemez (HGK. 9.12.1998, 860/894)." Yine aynı yönde "Temliki tasarrufa ilişkin olarak davacıların iradesini ve talebini kapsar şekilde açılan tenkis davası sonuçlanmış ve kesinleşmişse; 1.4.1974 gün ve E.1, K.2 sayılı İBK uygulanamaz (1. HD. 18.5.2000, 5687/6367)."Şeklinde olup aslında 1983 yılında vefat etmiş bulunan murisin terekesinde yapmış olduğu tasarrufa karşı davacıların muris vefat ettikten hemen sonra 1984 yılında hemen dava açıp bu sürede tenkis isteyen ki bu şekilde aslında yapılan tasarrufun geçerliliğini kabul edip daha sonra ise bu tasarrufun hileli olduğundan bahisle dava açılması aradan geçen yıllarda delillerin ve olguların yok olmasına olan güven ve tanıkların artık kalmaması ve yine hakkın kötüye kullanılmasından başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Daha önceki davacıların dava açtığını diğer davacılarda kardeşleri olduğundan ve Siverek gibi küçük bir şehirde bu tür meselelerin duyulmasının çok kolay olmasından dolayı bildikleri kabul edilmelidir. Bu nedenledir ki diğer davacılarda aslında yapılan tasarrufun haklı olduklarının bilincinde ve delillerin ve olguların kaybolduğu söz konusu satış işleminden bu yana uzun bir zamanın geçmesini bekledikten sonra eldeki davayı açarak muris muvazaasındaki zaman aşımının olmaması durumunu kendi lehlerine delillerin kaybolması amacıyla kötüniyetli olarak kullanmışlardır. Yine mahkemece diğer davacı kardeşlerce daha önceden açılmış bulunan davada kardeşlerin aslında davayı sadece tenkis davası olarak açmaları göz önüne alarak yapılan tasarrufun geçerliliğine tüm mirasçılar yönünden şehadet etmeleri göz önüne alınarak hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olarak açılmış bulunan eldeki davayı Hukuk Genel Kurulunun 9.12.1998, 860/894 kararı da göz önüne alınarak reddetmesi gerekmektedir. Bu nedenler daha önceden bir kısım davacılarca açılmış bulunan Siverek Asliye Hukuk Mahkemesin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza sunulması amacıyla Siverek Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmesine, ayrıca 1984 yılının karar defterine ilişkin ekran kaydını dosyaya ibraz etmekteyiz.

B)MURİS TAŞINMAZLARI SATIŞ İRADESİNDEDİR.

Davacılar eldeki davayı muris tarafından yapılan tasarrufun aslında gerçek bir tasarruf olmamasından dolayı açmış bulunmaktadır. Fakat halihazırda muris taşınmazı müvekkillere devir ettiğinde diğer davacı çocuklara da devir ettiği taşınmazlarda mevcuttur. Bu da göstermektedir ki muris o süre içerisinde taşınmazlardan bazılarını satmaktadır. Nitekim eldeki davada davacı bulunan ......................müvekkil davalıların taşınmazlardan bazılarını alırken kendisi de 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye ile taşınmazlardan;

-......................

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi .........mah. ..........mevkii 7 nolu parsel taşınmazları babasından satın almıştır. Kendisi; kendisine devredilen taşınmazları muris muvazaasına konu olabilecek bir durumda görmezken müvekkillerimize yapılan devirin hileli bir devir olduğundan bahisle eldeki davayı açması ve diğer davacıların .................yapılan ki yapılan satış işlemleri arasında bile sadece 3 ay gibi bir süre olmasına rağmen eldeki davayı ona karşı açmak yerine beraber vekaletname imzalayıp eldeki davayı açmaları da göstermektedir ki aslında yapılan doğru bir satışın herkes farkında olup sadece kardeşler arasında üvey kardeşlere cephe alma yönünde gelişen dava açma arzusunun perçinleşmesini tatminden başkaca bir amaca hizmet etmemektedir. Murisin yapmış olduğu diğer satışlardan da anlaşılacağı üzere taşınmazları satma yönünde iradesi bulunmakta olup bu şekilde diğer çocuklara da satışlar yapmış bu satışları da almak isteyen çocuklara yapmıştır. Bunlardan bazılarına dava açıp bazılarına dava açmamak bazılarını geçerli işlem görüp diğerlerini geçersiz görmek aslında muvazaa teşkil etmeyen satışları sırf mahkeme gözünde sadece diğer eşten gelen çocukların korunduğundan bahisle sakat bir işlemmiş gibi göstermekten başkaca bir amca hizmet etmemektedir. Davacıların dava açmış oldukları taşınmaza ilişkin yapılan satışlar 14.04.1982 tarihliyken davacı ............... a yapılan satış ise 02.07.1982 tarihlidir. Aynı dönem kendisine de satış yapılan davacı kendi satışını sakat görmezken hangi akla hizmet davalılara yapılan satışı sakat görmektedir, anlamamaktayız. Yine diğer davalılar bu satışı sakat görmezken nasıl müvekkillere yapılan satışı sakat görmektedirler. Bu durum hakkın kötüye kullanılması teşkil edip ayrıca göstermektedir ki muris söz konusu dönemde gerçekten bir satış iradesi göstermiş ve aynı dönem içerisinde birden fazla taşınmazını devir etmiştir ve gerçek iradesi itibariyle dosyaya bu durum yansımıştır. Bu nedenlerle Siverek tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı işlemle yukarıda bahsi geçen tapu kayıtlarının istenerek dosyamız arasına alınması elzemdir.

C)TAŞINMAZLARIN 1982 YILINDAKİ DEĞERLERİNİN İNCELENMESİ GEREKMEKTEDİR

Söz konusu taşınmazlar devir yapılan dönem itibariyle değerli taşınmazlar olmayıp bu taşınmazlar taşlık ve kuru tarım yapılan arazilerdi. Devir yapılan 14.04.1982 yılındaki teknolojik ve ülkedeki genel yoksulluk ve söz konusu arazilerin taşlardan temizlenmemiş oluşu nazara alındığında aslında taşınmazlar çok değersiz bir yapıdaydı. Yapılacak keşifte de görüleceği üzere halen taşınmazın yanındaki araziler taşlık konumdadır. Müvekkiller ise kendi arazilerindeki taşları temizleyip ıslah etmiş ve değerlendirmiştir. Büyük emek ve mesai ile 3 defa taşları temizlemişlerdir. Ayrıca teknolojik gelişmelerle tarlaların daha kolay sürümünün yapılması ve su sorunun da teknolojik gelişmelerle aşılması nedeniyle şu an 1982 yılına oranla değerlenen taşınmazların temizlenmesi ve sulanması çoraklaşmasının önüne geçilmesi müvekkillerin emekleriyle meydana gelmesiyle oluşan bir durum olup ve müvekkiller söz konusu dönem itibariyle aslında taşınmazları fiyatlarının çok üstünde almış olup . Bu alımda muhtemeldir ki müvekkillerimizin dayılarının yardımlarıyla olmuştur. Çünkü murisin maddi olarak çöküntüye girmesi ve dayılarının da kardeşleri olan davalıların annesi .............'e yardım yapma koşulu olarak taşınmazları satın almalarını telkin etmesi; çünkü nufüs kaydı incelenecek olursa muris...............'in 01.07.1914 doğumlu olup ..................'in ise 05.10.1940 doğumlu muris ile aralarında 26 yaş olması ve................'in çocuklarının henüz küçük olup kardeşlerinin en azından bir garantileri olsun diye yardım etmiş oldukları para, düğündeki altınları ve mehri karşılığında kocasından taşınmazı kendi ve çocukları adına satın almıştır ve paraya ihtiyacı olan muris bu dönem içerisinde diğer çocuğu davacı ...................'e de taşınmaz satmış ve oğluna sattığı gibi eşi ve çocuklarına da bu para karşılığında taşınmaz satmıştır. Eğer davacılar aksinin iddiasındaysa bu iki yakın tarihli satışın neden birinin gerçekliğine inanıp diğerini sakat bulduklarını açıklamakla mükelleftirler.

D)MURİSTEN İNTİKAL EDEN BAŞKACA TAŞINMAZLAR MEVCUTTUR.

Muris taşınmazları 14.04.1982 yılında müvekkilimiz ve çocuklarına satmış olup yukarıda da bahsettiğimiz gibi söz konusu tarihlerde taşınmaz taşlık olup kuru tarım yapılan ve ancak sapanla sürülen arazilerdendir. Ancak merkezdeki taşınmazlar köydeki kurak arazilere göre daha değerli olup zaten eldeki dosyada murisin intikal eden taşınmazları dönem itibariyle satılan taşınmazlardan daha değerlidir. Bu hususun mahalli bilirkişilerden sorulması ve ayrıca mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir. Muristen tüm çocuklara intikal eden taşınmazlar ;

-...........................

Eğer murisin mal kaçırma niyeti olsaydı kendisine ait tüm taşınmazların devrini sağlardı. Fakat 1982 yılında köydeki kurak sulu tarım yapılmayan ve taşık arazisini satıp daha değerli olan merkezdeki evini mirasbırakanların hepsine intikal ettirmiştir. Ki müvekkiller köydeki taşınmazları toplamda 3 defa temizlemişlerdir. Ayrıca mal kaçırma niyetinde olan davalı tüm taşınmazlarını devir ederdi. Neden bir kısmını elinde tutup diğer kısmını devir etsin !

E)DİĞER DAVACILARIN YAŞLARI İTİBARİYLE SATIŞ TARİHİNDE BÜYÜTÜLMÜŞ,EVLENDİRİLMİŞ,YUVALARI DİZİLMİŞ VE İŞ SAHİBİ YAPILMIŞ OLMASI

Murisin çocukları ;

1)

2)

3)

4)

5)

6)

7)

8)

9)

10) doğumlu olup devir tarihi olan 1982 yılında tüm diğer çocuklar 30 yaş ve üzeridir. Oysaki davalı müvekkillerimizin annesi dahi bu zaman diliminde sadece sadece 42 yaşında olup kadın başına 4 çocukla ortada yapayalnızdır . Tüm davacılar satış tarihinde evli olup ayrıca iş güç sahibidirler ki dönem itibariyle babaları tarafından evlendirilip yine babaları tarafından tüm davacılar kendilerine iş yeri kurulup iş sahibi yapılmıştır. Fakat davalı müvekkiller çok küçük yaşta olup bakıma muhtaç haldedirler. Evlendirilip,büyütülen dönem itibariyle iş güç sahibi yapılan çocuklar aslında babalarından miras olarak bu faydalanmayı görmeleri nedeniyle işsiz, güçsüz çorak ve taşlı araziyi temizleyip sürmek zorunda kalan müvekkillerim miras olarak aslına bakarsak daha az yararlanmış olup eldeki dava dosyasındaki muvazaa dönem itibariyle aslında davacıların lehine olan bir durum teşkil etmektedir. Ayrıca murise hayatının bu son döneminde davalılar etinden kemiğinden ve alın terinden paylaşarak bakmaya çalışmış olup hayatının her döneminde de murisin yanında olarak ona emek ve mesai harcamışlardır. Bu şartlarda kalan murise yardım yapan davalı müvekkilimizin dayıları maddi olarak ve anneleri de gerek altın gerekse mehiri ile söz konusu taşınmazları muristen alarak aslında murise yardımcı olmuşlardır. Hem emek yönünden murise harcanan emek hem de söz konusu altın ve yardımlar göz önüne alındığında hem satışın gerçek satış olduğu hem de aslında tüm davacıların satış tarihinde evlendirilip kendilerine evlilik altınlarının alınması, yuva kurması yönünde yardım yapılması ve yine iş sahibi yapılması noktasında zaten halihazırda murisin mirasından paylarını fazlasıyla almış olup ; keşke müvekkillerimiz evlendirilip iş güç sahibi yaptırılsa ve başında duracak bir babaya sahip olsalardı da bu taşınmaza sahip olmasaydılar düşüncesine sahip olacak bir hayata dücar olmasaydılar. Yani dönem itibariyle murisin malvarlığından davacılar yararlanmış olup davacılar aslında o yıllardaki şartlara göre müvekkillerimize göre murisin mallarından daha fazla faydalanmışlardır. Yine muris davacılardan ..............'e de taşınmazların satımı konusunda teklifte bulunmuş fakat davacı kabul etmemiştir. Davacıların murisin çocukları olduklarına ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi yine buna ilişkin davacı yanca da sunulan net bir tavır bulunmamaktadır. Yine davacılar daha önce talep olarak müvekkillerinin payları oranında tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuş olmasına karşısında davanın zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan ihtiyari dava arkadaşlığı kapsamında açılmış bulunan bir dava olması nedeniyle daha sonradan................... ü dosyaya eklemesi mümkün olmayıp ara kararla bu davacının davasının bu davacı yönünden hemen reddedilmesi gerekmekte olup kendisi hakkında davaya devam edilmesi mümkün değildir.

HUKUKİ NEDENLER : BK, HMK, 4857 sayılı yasa vs. tüm yasal mevzuat.

DELİLLERİMİZ : Tapu kayıtları,nufüs kayıtları, emsal satış sözleşmeleri,veraset ilamlı,kolluk araştırması, tanık, bilirkişi,keşif,karar defteri,emsal kararlar,yemin vs. Tüm deliller

TANIKLAR ;

a)

B)

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz olunan nedenlerle ;

1)Siverek Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Siverek Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/479 Esas 1985/14 Karar sayılı ilamının bir örneğinin dosyamıza arasına alınmasına,

2)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 02.07.1982 tarih ve 326 yevmiye numaralı satış senedinin gönderilmesinin istenilmesine

3)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak

-Şanlıurfa ili Siverek ilçesi u mah. mevkii nolu parsellerinin güncel tapu kayıtları ile resmi satış senetlerinin istenilmesine,

4)Siverek Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak Karpuzcu köyü ile şehir merkezi arasındaki fiyatların karşılaştırılması amacıyla 1982 yılına ilişkin emsal satış sözleşmelerinin gönderilmesinin istenilmesine

5)Haksız ve hukuka aykırı açılmış bulunan davanın reddine karar verilerek, yargılama giderleriyle, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederim.01.06.2021

AV.KEMAL YILMAZ

DİLEKÇE ÖRNEĞİ -2-

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO :

D.GÜNÜ :

CEVAP VEREN DAVALI :

VEKİLİ :

DAVALI :

VEKİLİ :

TALEP KONUSU : Davaya cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR :Açılan dava yasal dayanaksız olup reddi gerekmektedir. Her üç taşınmazla ilgi yaptığımız değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere taşınmazlardaki muris hissesinin gerçek fiyatına satıldığı ve murisin sözkonusu satışı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil gerçekten ve ihtiyaç sebebiyle sattığıdır.

2-Davacı tarafın her taşınmazın 1000,00 Tl bedelle satıldığı iddiası doğru değildir.Çünkü taşınmazların tümü değil murisin her taşınmazdaki hissesi satılmıştır.Bu hisse miktarı dikkate alındığında satışın gerçek bir satış olduğu anlaşılacaktır. Taşınmazların tapudaki vasfı ,bulundukları mevki,bu mevkideki şehirleşme oranı,imar planı vs. hususlarla birlikte değerlendirildiğinde de satışın gerçek bir satış olduğu ve mirasçılardan mal kaçırma amacı taşımadığı anlaşılacaktır.

3-Söz konusu taşınmazların satışı 2006 yılında yapılmıştır.Satış tamamen murisin ihtiyacından kaynaklanmıştır.Kök muris tarafından murisin bakım ve iaşesi sağlanmaktaydı.Kök murisin vefatından sonra hiçbir geliri bulunmayan murisi bakıma muhtaç hale gelmiştir.Muris herhangi bir işte çalışmamakla birlikte hiçbir kurumdan aylık vs. de almamaktaydı.Ayrıca muris …..herhangi bir sosyal güvencesi de mevcut değildi.Eşinin vefatından sonra hasta düşmüştür.Tedavisi ve bakımı ve iaşesi için söz konusu taşınmazlardaki hissesini müvekkile satmıştır.Murisin kalacak bir evi bile bulunmamıştır. Kargir ev vasıflı taşınmaz da 3.kişilere haricen satıldığı için murisin burada kalma imkanı da olmamıştır.Dolayısıyla murisin gerçekten ihtiyacı olduğu için bu taşınmazları sattığı açıkça anlaşılmaktadır.Taşınmazların satışından elde edilen paranın taşınmazları vekil sıfatıyla satan ……adlı kişi verilmiş,bu kişi tarafından murise teslim edilmiştir. Bu husus da dinleteceğimiz tanık beyanlarıyla sübuta erecektir. Müvekkilin satış zamanı taşınmazları alım gücü mevcuttur.Müvekkil 1992 tarihinden beri Siverek İlçe merkezinde toptancılık yapmaktadır.Bu husus müvekkilin maliye kaydı araştırmasından anlaşılacaktır.

4-Murisin taşınmazların satışından elde ettiği para murisin bakım ve iaşesi ile tedavisine harcanmıştır.Hiçbir sağlık güvencesi bulunmayan murisin tedavisini bile karşılamaya yetmemiştir.Bu sebeple hem ihtiyaç sahibi olduğu için taşınmazları sattığı hem de bu parayı tedavisi ile bakım ve iaşesine harcadığı için terekede bunun karşılığı kalmamıştır.

5-Bu satış işlemi yapılırken diğer mirasçılarının tümünün bilgisi dahilinde yapılmıştır.Diğer tüm mirasçılar murisin sağlığında yaptığı bu tasarrufu bilip rıza göstermişlerdir.Satışın yapıldığı tarihten şimdiye kadar herhangi bir girişimde bulunmamaları bu tasarrufa rıza göstermelerinden dolayıdır.Davacının satışın yapıldığı tarihten 8 yıl sonra murisin vefatından sonra bu hususta dava açması hakkın kötüye kullanılması manasına gelir.Davacı kötüniyetlidir.Kanun kötüniyeti himaye etmez.Kötüniyetli olarak açılan davanın reddi gerekir.

İSTEM VE SONUÇ : Yukarda belirtilen nedenlerle yasal dayanaktan yoksun açılmış bulunan davanın reddine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla vekaleten arz ve talep ederim.04.03.2023

DAVALI VEKİLİ

Av.KEMAL YILMAZ