AFFEDİLEN OLAYLARA DAYANILARAK YENİ BOŞANMA DAVASI AÇILAMAMASI YARGITAY KARARLARI

YARGITAY KARARLARI

YARGI KARARLARIAİLE HUKUKU

2/8/202314 min read

2. Hukuk Dairesi         2015/10613 E.  ,  2016/206 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı kadın tarafından, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafaka ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
l-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu bulunmuş ve buna bağlı olarak davacı-karşı davalı kadının Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi kapsamındaki maddi ve manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının eşine hakaret ve terlik fırlatma olaylarından sonra erkek ve ailesi tarafından kadının tekrar eve getirildiği ve evlilik birliğinin bir süre daha devam ettiğininin anlaşılması karşısında, mahkemece davalı kadına kusur olarak yüklenen ve geçimsizlik nedeni sayılan hakaret ve terlik fırlatma davranışlarının davalı-karşı davacı erkek tarafından affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekir. Affedilen ve hoşgörüyle karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre, erkeğin doğum sırasında eşiyle ve çocukla ilgilenmediği, ayrı ev açmadığı, birlik görevlerini yapmadığı; kadının ise sürekli ayrılacağını söylediği sabittir. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda, davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu olup, bu davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek niteliktedir. O halde, Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi gereğince, davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. 
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, hükmün temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden ......... yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran .......... geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.01.2016 (Pzt.)

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/16491

K. 2015/46

T. 12.1.2015

• BOŞANMA ( Davacı-Karşı Davalı da Boşanma Davası Açtığından Evlilik Birliğinin Devamında Taraflar Bakımından Korunmaya Değer Bir Yarar Kalmadığı - Az Kusurlu Olan Davacı-Karşı Davalının Boşanmaya Karşı Çıkması Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olduğu )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Evlilik Birliğinin Devamında Taraflar Bakımından Korunmaya Değer Bir Yarar Kalmadığı - Az Kusurlu Olan Davacı-Karşı Davalının Boşanmaya Karşı Çıkması Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olduğu/Boşanma Davasının Kabulü Gerektiği )

• HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Boşanma - Davacı-Karşı Davalı da Boşanma Davası Açtığından Evlilik Birliğinin Devamında Taraflar Bakımından Korunmaya Değer Bir Yarar Kalmadığı/Az Kusurlu Olan Davacı-Karşı Davalının Boşanmaya Karşı Çıkması Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olduğu )

4721/m.166/2

6098/m.74

ÖZET : Mahkemece, taraflar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşit derecede kusurlu kabul edilmiş iseler de, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi gereğince, ceza mahkemelerinin beraat kararları hukuk hakimini bağlamaz. Ceza mahkemesindeki adli tıp raporu ve tanık beyanlarından kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığının kabulü gerekir. Davacı-karşı davalı ( kadın )'ın aşırı kıskanç davranışlar gösterdiği somut tanık beyanıyla kanıtlanamadığından ve kocanın eşini baltayla tehdit etmesi olayından sonra evlilik birliği uzun süre devam etmiş bulunması sebebiyle hoşgörüyle karşılandığından, bu olaylar kusur tesbitine esas alınamaz. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı ( kadın )'ın evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekten kaçındığı, davalı-karşı davacı ( koca )'nın ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve eşinin annesiyle görüşmesini kısıtladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı ( kadın )'a oranla davalı-karşı davacı ( koca )'nın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri isabetli değil ise de, davacı-karşı davalı ( kadın )'da boşanma davası açtığından, evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamıştır. Az kusurlu olan davacı-karşı davalı ( kadın )'ın boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleştiğinden, davalı-karşı davacı ( koca )'nın boşanma davasının kabulüne karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )Mahkemece, taraflar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşit derecede kusurlu kabul edilmiş iseler de, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi gereğince, ceza mahkemelerinin beraat kararları hukuk hakimini bağlamaz. Ceza mahkemesindeki adli tıp raporu ve tanık beyanlarından kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığının kabulü gerekir. Davacı-karşı davalı ( kadın )'ın aşırı kıskanç davranışlar gösterdiği somut tanık beyanıyla kanıtlanamadığından ve kocanın eşini baltayla tehdit etmesi olayından sonra evlilik birliği uzun süre devam etmiş bulunması sebebiyle hoşgörüyle karşılandığından, bu olaylar kusur tesbitine esas alınamaz. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı ( kadın )'ın evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekten kaçındığı, davalı-karşı davacı ( koca )'nın ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve eşinin annesiyle görüşmesini kısıtladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı ( kadın )'a oranla davalı-karşı davacı ( koca )'nın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri isabetli değil ise de, davacı-karşı davalı ( kadın )'da boşanma davası açtığından, evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamıştır. Az kusurlu olan davacı-karşı davalı ( kadın )'ın boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleştiğinden, davalı-karşı davacı ( koca )'nın boşanma davasının kabulüne karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur.

Bu sebeple, davacı karşı davalı ( kadın )'ın, davalı-karşı davacı ( koca )'nın kabul edilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazının reddiyle boşanma hükmünün kusura dair gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar verilmiş ( H.U.M.K.m.438 /son ) ve davalı-karşı davacı ( koca )'nın tüm, davacı-karşı davalı ( kadın )'ın bu yöne dair temyiz itirazlarıyla aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönlere dair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

2- )Yukarıda 1. bentte açıklandığı gibi, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı- karşı davacı ( koca ) ağır kusurludur. Mahkemece tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı karşı davalı ( kadın )'ın maddi ve manevi tazminat talebinin ( T.M.K. madde 174/1-2 ) reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple maddi ve manevi tazminatlar yönünden BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma hükmünün kusura dair gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden A.'ya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatıran Kadere iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 12.01.2015 tarihinde karar verildi.

 T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/9418

K. 2014/20731

T. 23.10.2014

• BOŞANMA ( Manevi Tazminat İstemi - Kocanın Birlik Görevlerini Yerine Getirmemesi Davacının Kişilik Haklarına Saldırı Teşkil Etmeyeceği )

• MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Boşanma - Kocanın Birlik Görevlerini Yerine Getirmemesi Davacının Kişilik Haklarına Saldırı Teşkil Etmeyeceği/Davacı Yararına Türk Medeni Kanununun 174/2. Md.si Koşullarının Oluşmadığı )

• MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Boşanma - Tarafların Tespit Edilen Ekonomik ve Sosyal Durumlarına Boşanmaya Yol Açan Olaylardaki Kusur Derecelerine Paranın Alım Gücüne İhlal Edilen Mevcut ve Beklenen Menfaatlerin Kapsamına Nazaran Davacı Yararına Hükmolunan Maddi Tazminatın Az Olduğu )

• HAKKANİYET İLKESİ ( Maddi Tazminat İstemi - 4721 S. Türk Medeni Kanununun 4. Md.sindeki Hakkaniyet İlkesiyle 6098 S. Türk Borçlar Kanununun 50. vd. Md.leri Hükmü Nazara Alınarak Daha Uygun Miktarda Maddi Tazminatın Takdiri Gerektiği )

4721/m.4,174/1,2

ÖZET : Dava, boşanma istemine ilişkindir. Boşanmaya neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı ( koca ) tamamen kusurludur. Kocanın birlik görevlerini yerine getirmemesi davacı ( kadın )'ın kişilik haklarına saldırı teşkil etmez. Davacı ( kadın ) yararına Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. Davacı ( kadın )'ın manevi tazminat isteminin reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı ( kadın ) yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesiyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. vd. maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat ( T.M.K. madde 174/1 ) takdiri gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı ( kadın ) tarafından, kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden; davalı ( koca ) tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği düşünüldü:

KARAR : 1- )Mahkemece, davacı ( kadın )'ın zaman zaman eşini aşağıladığı, kocanın ise eş olarak yükümlülüklerini yerine getirmediği ve güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği gerekçesiyle, boşanmaya neden olan olaylarda davalı ( koca )'nın ağır kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; dinlenen tanıkların davacı ( kadın )'ın eşini aşağıladığına dair bir ifadeleri bulunmamaktadır. Davacı tanıkları davalı ( koca )'nıneşini internette başka kadınla görüşmek suretiyle aldattığını beyan etmişseler de, dosya arasında bulunan taraflara ait evlilik terapisi kayıtlarının içeriği ve tanık Halis'in beyanlarıyla anlaşıldığı üzere, tarafların bu olaydan sonra barıştıkları ve evlilik birliğinin uzunca bir süre devam ettiği; dolayısıyla davacı ( kadın )'ın, kocanın bu davranışını affettiği, en azından hoşgörüyle karşılamış sayılması gerektiği anlaşılmaktadır. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu duruma göre, birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı ( koca ) boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olup, boşanma kararı sonucu itibariyle doğrudur. Bu durumda; hükmün kusura dair gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiş ( H.U.M.K.madde438 /son ) ve tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersiz bulunmuştur.

2- )Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı ( koca ) tamamen kusurludur. Kocanın birlik görevlerini yerine getirmemesi davacı ( kadın )'ın kişilik haklarına saldırı teşkil etmez. Davacı ( kadın ) yararına Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. Davacı ( kadın )'ın manevi tazminat isteminin reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3- )Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı ( kadın ) yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesiyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. vd. maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat ( T.M.K. madde 174/1 ) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle tazminatlar yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma hükmünün kusura dair gerekçesi düzeltilmek suretiyle ONANMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 23.10.2014 tarihinde karar verildi.

 

 

YARGITAY 2. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/11793
KARAR: 2014/1871


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından, kusur belirlemesi, tazminat isteklerinin reddi ve nafakaların miktarı yönünden; davalı (koca) tarafından ise kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 04.02.2014 günü tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmedi. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kocanın tüm,davacı kadının nafaka miktarına yönelik temyiz itirazları yersizdir.

2-Davacı kadının diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kocanın devamlı surette eşine şiddet uyguladığı,hakaret ve tehditte bulunduğu,anlaşılmaktadır. Davacı kadına atfedilen hakaret eyleminden sonra ise evlilik davalı kocanın kusurlu eylemleriyle sürmüş,tarafların ayrılmalarına neden olan düğündeki olayda kocanın eşine hakaret etmesi ve dövmek için üzerine yürümesinden sonra da kadının geri gelmesi için aracılar gönderip çağrılarda bulunmuş, dönme teklifi kabul edilmediği için koca eşine tekrar hakaret ve tehditte bulunmuştur. Kadına atfedilen hakaret eyleminden sonra
evlilik devam etmiş olduğu gibi onun dönmesini istemekle koca eşinden kaynaklanan bu kusurlu eylemi affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış sayılacağından artık bu eylem boşanmaya esas alınamayacağı gibi yukarıda da kusurlu eylemleri açıklanan kocanın tam kusurlu olduğunun kabulü gereklidir. Hal böyle iken taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin (TMK md. 174/1-2) reddi doğru olmamıştır.

SONUÇ:
Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 119.00 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04.02.2014 (Salı)

YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2012/8580
KARAR: 2012/28405


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından, her iki boşanma davası ve ziynetler yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadın tarafından, verilen süre içerisinde ziynetlere yönelik harcı ikmal etmediğinden bu yöne ilişkin temyiz itirazları yersizdir.

2-Boşanma davalarına yönelik temyizin incelenmesine gelince;

a-Davacı-davalı koca, davalı-davacının 01.02.2010 tarihinde evi terk ettiğini belirterek 30.07.2010 tarihinde ihtar isteğinde bulunmuş, ihtar davalı-davacıya 14.08.2010 tarihinde bizzat kendisine tebliğ edilmiş ve davacı-davalı terk nedeniyle iş bu boşanma davasını 25.11.2010 tarihinde açmıştır. Tarafların ayrılmasına neden olan olay, davacı-davalı kocanın başka bir kadınla olan güven sarsıcı davranışlarıdır. Davalı-davacı kadının evi terkinden sonra bile davacı-davalı kocanın Yeliz isimli kadınla görüşmeye devam ettiği, dosyada bulunan internet/facebook çıktısı, Yeliz’in çektiği mesajlar ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Davacı-davalı koca da Yeliz’le görüştüğünü kabul etmektedir. Terke dayalı dava açılmadan davacı-davalı karısına mesaj çekerek “eve dön, dönüp geçmişten bahsetme, ailene de sık gitmek yok, kabul edersen gel” dediği de sabittir. Toplanan delillerden; davacı-davalı kocanın ihtarında samimi olmadığı, davalı-davacı kadının terk ihtarında dönmemekte haklı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacı-davalı kocanın terke dayalı davasının reddi gerekirken, kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

b-Davalı-davacı kadının 14.12.2010 tarihinde açmış olduğu Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası yönünden ise; davacı-davalı koca, karısına yukarıda açıklanan terk ihtarını çekmek suretiyle, eşinin önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış duruma düşmüştür. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar ise boşanma sebebi olarak kabul edilemez. İhtar tarihinden sonra da, davalı-davacı kadından kaynaklanan başkaca bir kusurlu davranış kanıtlanamamıştır. Bu durumda; davalı-davacı kadının bir kusurunun bulunmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda güven sarsıcı davranışlar içerisine giren kocanın tamamen kusurlu kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Durum böyleyken; davalı-davacı kadının boşanma davasının kabulü gerekirken, reddi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir. 

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a ve 2/b bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer bölümlerinin incelenmesine yer olmadığına, davalı-davacı (kadın)'ın ziynetlere yönelik temyizinin ise yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.11.2012 (Salı)